Yüce Yöney-Gelecek bizi affetmeyecek

MDN İstanbul

Başaramadık. Çocuklarımıza korkunç bir dünya bırakacağız. Çocuklar dünyanın her yerinde, her gün hak ihlalleriyle karşı karşıya; yaşamları, sağlıkları, eğitimleri sürekli tehdit altında

Dünya çocuklar için iyi bir yer değil. Tüm dünyada yoksullukla boğuşuyor çocuklar; sayısız hak ihlalline maruz kalıyor. Özellikle Ortadoğu’da bitmeyen savaş ve çatışmalar her gün yeni dramlar yaratıyor. Son haber Yemen’den geldi. UNICEF’in yayınladığı son rapor Yemen’deki çatışmaların çocuklar açısından sonucunun ne olduğuna dikkat çekiyordu. “Yemen: Tehdit Altındaki Çocukluk” başlıklı raporda, dört ay içinde yaşanan çatışma ve şiddet ortamında 400 kadar çocuğun öldüğü, 600 kadarının da yaralandığı bilgisi verilmişti.
Rapora göre, Yemen’de çatışmaların doğrudan sonucu olarak her gün ortalama sekiz çocuk ölüyor ya da sakat kalıyor. Doğrudan çocukların yaşam hakkının ihlal edildiği bu ortam sağlık, eğitim gibi başka hak ihlallerine de yol açıyor. Sağlık hizmetlerindeki ciddi boyutlara varan aksamalar, çocukların yetersiz beslenmesinin artması, kapanan okullar, vs… Dahası, çatışan grupların silah altına aldığı çocuk sayısı da sürekli artıyor. Bir başka deyişle, oyun oynaması, okula gitmesi gereken çocuklar silahların, ölümlerin, kanın rengini belirlediği bir ortamda savaşın ortasına sürülüyor. Raporun bilgilerine bakılırsa, 2015 yılında silahlandırılan ya da çatışmalarda kullanılan çocukların sayısı iki kattan fazla artış göstermiş durumda.
Bitmeyen trajedi
Yemen Ortadoğu’nun yoksul ülkelerinin arasında sayılıyor. Nüfusun tümüne yayılan yoksulluğa paralel olarak çocuk yoksulluğu da son derece yüksek ama savaş bu sıkıntılı ortamı çok daha dramatik boyutlara taşıdı ne yazık ki… UNICEF Yemen Temsilcisi Julien Harneis boşuna bu durumdan “trajedi” diye söz etmiyordu. Üstelik bu trajedi sadece bugüne özel değil. Rapor, çocukların yaşadığı yıkımın gelecekte de ürkütücü biçimde etkisini göstereceğini öngörüyor. Sevimsiz bir örnek: Yıl sonuna kadar 1,8 milyon kadar çocuğun yetersiz beslenmenin bir biçimine maruz kalacağı tahmin ediliyor.
1,3 milyondan fazla insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığı ülkede yaklaşık 10 milyon çocuk, ki bu rakam 18 yaş altı nüfusun yüzde 80’ini oluşturuyor, acilen insani yardıma muhtaç durumda. Raporda yer alan birkaç veri trajedinin hatlarını belirginleştiriyor: Çatışmaların tırmandığı Mart 2015’ten bu yana en az 398 çocuk ölmüş, 605 çocuk da yaralanmış. 26 Mart’tan temmuz sonuna kadar  900 sağlık tesisi kapanmış. Ülkede halen 15,2 milyon insan temel sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Savaşta tahrip edilen altyapı ve güvenliğe bağlı nedenlerle 20,4 milyon insan temiz su ve sanitasyon açısından yardıma muhtaç durumda. Yaklaşık 3600 okul kapanmış halde ve bundan en az 1,8 milyon çocuğun etkilendiği hesaplanıyor.

Hak ihlalleri
Yemen’deki trajedi farklı biçimlerde dünyanın birçok yerinde karşımıza çıkıyor. Ne acı ki, “medeniyetimizin“ geldiği noktada dünyada milyonlarca çocuk; yetişkinlerin çıkardığı savaşların ortasında kalıyor, kasıtlı olarak öldürülüyor, yaralanıyor, tecavüze uğruyor ve kaçırılıyor. Bunlar UNICEF’in verileri tabii. Bir de ulaşılamamış, gözlerden saklanmış, hesabı yapılamayan çocuklara yönelik hak ihlalleri de yaşanıyor. Okulları kapatılan, eğitim şansı ellerinden alınan, hiç verilmeyen çocuklar ya da evleri yıkılan, göç etmek zorunda kalan çocuklar ya da en basit hizmetlerden, mesela gıda, sağlık, su hizmetlerinden mahrum bırakılan çocuklar…

Suriye’nin yarası
UNICEF’in raporlarında görüldüğü gibi Irak’ta, Suriye’de ve Afrika’da, mesela Nijerya’da durum farklı değil. Suriye’nin tamamını ve Irak’ın büyük bir bölümünü etkileyen ve bitecekmiş gibi görünmeyen çatışmaların yarattığı kaotik ortamın bölgede yaşayan yaklaşık 14 milyon çocuğu mağdur ettiği biliniyor. Suriye’de yaşanan kriz beşinci yılını geçmiş halde ve ülkedeki 5.6 milyondan fazla çocuğun durumu hâlâ çok kötü. Sözkonusu çocukların yarısına insani yardım kuruluşları savaş nedeniyle ulaşamıyor. Suriye’de halen 2.6 milyon çocuk okula gidemiyor. Ve tabii mülteci konumuna düşen çocuklar da var. Yaklaşık iki milyon Suriyeli çocuk bugün Lübnan, Türkiye, Ürdün ve diğer ülkelerde mülteci olarak yaşıyor. ‘Save the Children’ ve UNICEF’in Temmuz 2015’te yayınladığı son rapora göre, Suriye’de yaşanan çatışmalar ve insani kriz nedeniyle işçi olarak çalıştırılarak istismar edilen çocuk sayısı da sürekli artıyor. Rapor, Suriye’deki ailelerin dörtte üçünden fazlasında çocukların hane gelirine katkı sağlamak için çalıştığını gösteriyor.
Mülteci çocuklar
Ürdün’de yaşamak zorunda kalan Suriyeli çocuk mültecilerin yarıya yakını hane gelirine katkı sağlayan veya evin geçimini sağlayan tek kişi konumunda bulunuyor. Lübnan’da da durum pek farklı değil. Bu ülkede çalıştırılan mülteci çocukların yaşları kimi zaman altıya kadar düşüyor. Bölgedeki birçok ülkede çocukların çalıştıkları ve genellikle uzun çalışma saatleriyle belirginleşen alanlar arasında böcek ilacı ve toksik kimyasallara maruz kaldıkları işler var.
Irak’taki Suriye bağlantılı kriz nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan çocuk sayısı ise 2.8 milyon. Bu çocukların bir kısmı silahlı grupların kontrolü altındaki bölgelerde sıkışıp kalmış durumda.
Çocuklar bu çatışmalı ortamlarda hem az önce saydığımız gibi hem haklarından yoksun kalıyor hem de belki ömür boyu izlerini silemeyecekleri anılar biriktiriyor. Ölüm kararlarını, infazları izlemek zorunda kalan çocukların sayısı tahmın edilenden çok daha fazla. Kimbilir kaç çocuk aşırı şiddet eylemlerinde bizzat rol almak zorunda bırakılıyor. Şiddetin kurbanı olan çocukların zihinlerinden bu travmatik duyguların temizlenmesi mümkün mü, mümkün olsa bile bu savaş ortamında çocukların ömürleri yeter mi, belli değil.

Şiddet her yerde
Türkiye’ye gelince… Sığınmacı ve mültecileri düşününce bölgedeki savaşlardan en fazla etkilenen ülkelerden biri olduğu tartışılmaz. Ve bu durumun kuşkusuz çocuklar üzerinde de ciddi sonuçları bulunuyor, fakat Türkiye’deki mülteci çocukların durumu bu satırlara sığacak gibi değil. Ancak birkaç veri çocuklar açısından nasıl bir ülkeden söz ettiğimizin ipuçlarını verebilir.
2014’te yayınlanan “Eko-nomik Durgunluk Döneminin Çocukları: Ekonomik krizin gelişmiş ülkelerde yaşayan çocukların iyi olma hali üzerindeki etkisi” isimli 12. Innocenti Raporu’na göre, üç çocuktan biri hâlâ yoksulluk içinde yaşıyor ve dört gençten biri örgün eğitime devam etmiyor ya da mesleki eğitim almıyor. Eldeki veriler rakamlar Türkiye’de yaşayan çocukların yüzde 30,2’sinin hâlâ yoksulluk sınırı içinde yaşadığını gösteriyor.
Devletin resmi kurumunun, Türkiye İstatistik Kurumu’nun bilgilerine bakılınca, Türkiye’deki çocukların nasıl şiddetle içiçe yaşadığını görmek mümkün. Geçen sene bir önceki seneye göre karakola getirilen çocuk sayısı yüzde 6,2 oranında artmış. 2014 için bu sayı 290 bin 414 çocuğu ifade ediyor. Bu çocukların 45 bin 211’ine yaralama suçu isnat edilmesi de başka düşündürücü bir nokta.
Türkiye’de Çocuk İşçiliği Gerçeği Raporu-2015 raporunda, Türkiye’de çocuk işçilerin ücretsiz işçi ya da ucuz işgücü olarak en çok sömürülen kesimi oluşturduğu vurgulanıyordu.
Rapora göre, Türkiye’de 2006-2012 arasında çocuk işçiliğinde azalma eğilimi durdu ve 2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine ulaştı.
2014’te, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yanıtladığı bir soru önergeside, Türkiye’de 958 bin çocuğun ücretli bir işte çalıştığını belirtiyordu. Aynı yıl çocuklarla çalışan derneklerin verilerine göre 61 çocuk işçi hayatını kaybetti.
Ne yazık ki Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan, vs, nereden söz edersek edelim, değişen ülke isimleri sadece, çocukların kaderi daima birbirine benziyor.

Bunu Paylaşın