Yapay zekânın hızlı ilerlemesi küresel ekonomik krizleri derinleştirme riski taşıyor

MDN İstanbul

Doç. Dr. Şebnem Özdemir, “Yapay zekâ insan gibi halüsinasyon görüyor, yer yer uyduruyor, uydurduğuna inanıyor. Böyle bir durum, finansal bir fırsat oluşturayım derken kontrolünüzü aşan bir krizi kapınıza getirebilir” dedi

Yapay zekâdaki hızlı ilerlemeler ekonomileri yeniden şekillendirirken, söz konusu teknolojiye dair önemli belirsizliklerinin küresel ekonomik krizleri tetikleme riski dikkati çekiyor.

Yapay zekânın güvenlik, verimlilik, ekonomik ve sosyal hedeflerin gerçekleştirilmesi için sunduğu potansiyelin bugün dijital ekonominin en önemli unsurlarından biri hâline geldiği görülürken, belirsizliklerin ortasında bugüne kadar uyarıların çoğu güvenlik, gizlilik, yanlış bilgilendirme ve etik kaygılara odaklandı.

Yapılan araştırmalar, firmaların iyi zamanlarda kârlarını artırmak için otomasyona yatırım yaptığını gösterirken, kriz dönemlerinde ise maliyetleri düşürmek amacıyla işçi çıkardığını vurguluyor. Gelecekteki krizlerde ise yapay zekânın daha geniş bir yelpazede işleri tehdit etmesi bekleniyor.

Konuya ilişkin, soruları yanıtlayan İstinye Üniversitesi Veri Bilimi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şebnem Özdemir, ilk olarak nasıl bir yapay zekâdan bahsedildiğinin netleştirilmesi gerektiğini belirterek, veri temelli, yani toplanan veriye göre sonuç üreten yönlendirme yapan yapay zekâlardan konuşuluyorsa burada haksız rekabet ve açıklanabilirlik gibi sorunların ortaya çıkabileceğini söyledi.

Özdemir, uzun yıllardır piyasada var olan yapıların, sahip oldukları verilerle, tahminleme, piyasaya yön verme bakımından ciddi bir hareket alanına sahip olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“İngiltere’de birkaç ay önce bu konunun yaratabileceği kriz ciddi şekilde tartışıldı. Veriye hâkim olan şirketlerin manipülasyon gücü konusunda regülasyonlara ihtiyaç olduğu gündeme geldi. Ancak tek sorun manipülasyon değil. ‘Kara kutu’ olarak nitelenen yapay zekâ uygulamalarından bahsediyorsak, burada da alınan kararların açıklanamaması, yani piyasaya yön veren bir hamlenin yapay zekâ tarafından neden önerildiğinin bilinememesi durumu oluşuyor. Düşünün büyük bir hamle yapılacak ama nedeni asla bilinmiyor, korkutucu değil mi?

Veri temellinin ötesinde GPT ya da LLM (büyük dil modeli) olarak nitelenen bir yapay zekâ (üretici/üretken yapay zekâ) kullanıyorsak da büyük bir finansal kriz yaratabilir hatta mevcutları derinleştirebiliriz. Dünyanın tüm finansal taktiklerini içeren kitapları okumuş, piyasaya etki eden her değişkeni hatırlayan, trilyondan fazla değişkenle düşünebilen çok zeki bir insan hayal edin, onun finansal kabiliyetine kim güç yetirebilir? İşte üretici/üretken yapay zekâ tam da böyle bir konumda. Hiç mi problemi yok? Tabii ki var. İnsan gibi halüsinasyon görüyor, yer yer uyduruyor, uydurduğuna inanıyor. Böyle bir durum, finansal bir fırsat oluşturayım derken kontrolünüzü aşan bir krizi kapınıza getirebilir.”

“Yeterli kaynakla beslenmeyen makine, yanlış ve yanlı kararlar üretecektir”

Özdemir, yapay zekâ kullanımının sadece risk yönetimi özelinde değil, her konuda bir avantaj ve dezavantaj durumunun mevcut olduğunu kaydederek, en önemli avantajının hızlı kâr marjı ve piyasa dominasyonu olduğunu belirtti.

Özdemir, “Yani beklenmedik bir anda oyun kurucu, eski finans kurdu olan insan değil, yapay zekâyı başarılı şekilde kullanan küçük ölçekli bir şirket olabilir. Risk yönetimi bakımından, makine henüz bu alanda güçlü bir insan risk uzmanını geçebilmiş değil, ancak bu da çok uzak olmayacak. Özellikle kasım ayında gelecek yeni üretici yapay zekânın bir risk uzmanı gibi davranabilmesini bekliyoruz. Bu durum gerçekleşirse, insan işini kaybedecektir. Yani şirketler söz konusu riskin yönetimi olduğunda bir insan takımı ile değil, bir makine takımı (AutoGen) ve bu takımı yöneten bir insanla yürüyeceklerdir. Tabii burada bahsettiğim halüsinasyon konusu hâlâ geçerli, yapay zekâya dair en büyük dezavantajda şimdilik bu” diye konuştu.

Finansal kararların tamamen yapay zekâ algoritmalarına bırakılmasının güvenilirliğine değinen Özdemir, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Nasıl bir finans takımı ile çalışıyorsunuz? Kaç yıllık tecrübeleri var, aldığınız sonuçlar/tavsiyeler katlandığınız maliyetlere değiyor mu? Şimdi bir varlık hayal edelim, 10 kaplan gücünde finans tahminleri yapıyor, maaş beklentisi yok, sigortası yok, rakiplerle çalışma ihtimâli yok… Şirketler bu durumda ibreyi tabii ki makineye çevirecekler. Ancak insanın tamamıyla devre dışı bırakılması için şu an çok erken. Makinenin karar vermesinde hem veri, hem öğrenme kümesine dahil olan kaynaklar son derece önemli. Yeterli kaynakla beslenmeyen makine, güvenli olmanın ötesinde yanlış, yanlı kararlar üretecektir. Tam bu noktada o makineyi eğiten, besleyen takımınızın yeterliliği, yetkinliği devreye giriyor. İyi ve titiz çalışan bir takım, oldukça başarılı sonuçlar üreten bir makine uzman sunacaktır. Bu finansal uzman makineler hızla geliştiriliyor. Ancak kararların henüz tamamen makineye bırakılması için erken bir dönemdeyiz, insan takımı hâlâ direksiyonda olmalı, nihai kararı vermeli. Ancak bu senaryonun da 3 yıl ömrü var.”

AA

İlginizi çekebilir:

Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi Eylem Planı devrede

ETİKETLER: , ,
Bunu Paylaşın