“Sigorta yaptırmanın şimdi tam zamanı”

MDN İstanbul

Küresel mali krizin denizcilik sektörüne etkileri ve son aylarda özellikle Somali karasularında Türk firmalara ait gemilerin korsanlar tarafından kaçırılması sigorta yaptırmanın önemini bir kez daha açıkça ortaya koyarken donatanlar; beklenmedik krizlere ve korsanlara karşı ne tür tedbirler alacaklarını daha da derin bir şekilde düşünmeye başladılar.
Biz de MarineDeal News olarak, “Hiç olmayacakmış gibi görünen ama gerçekleştiğinde hem maddi hem de manevi açıdan büyük yıkımlara yol açan riskler nelerdir ve sigorta şirketleri hangi riskleri ne ölçüde karşılar” gibi merak edilen soruları uzmanına; Anadolu Sigorta Nakliyat ve Sorumluluk Sigortaları Müdürü Kaptan Murat Işıklı’ya sorduk. Işıklı bize, hem korsan tehlikelerine karşı alınacak tedbirleri hem de çok geniş bir poliçe yelpazesine sahip olan Anadolu Sigorta’nın kriz karşısındaki tutumunu anlattı.

1-Bir yandan küresel mali krizin etkileri, bir yandan tehlikeli sulardaki korsanlar… Denizcilik sektörünün çok büyük riskleri var. Bir sigortacı olarak bu riskleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yaşadığımız kriz Türkiye’nin ürettiği bir kriz değil ama küreselleşmenin bir sonucu olarak elbette etkileri ülkemizde de görülmeye başlandı. Henüz denizcilik sektöründe tanık olmasak da diğer birçok sektörde, verilen kredilerin iptal edildiğini veya geri çağırılmaya başlandığını duyuyoruz. Krizin denizcilik sektörüne en büyük etkisi ise aşırı derecede şişmiş olan navlun gelirlerinde yaşanan önemli değer kaybı oldu. Bu kadar aşırı dalgalanmaları hiçbir sistem kaldıramaz. Üstelik yüksek navluna güvenen bazı  donatanlar, son derece normal ve haklı olarak, kazanmış oldukları paralar ile yeni yatırım, inşa anlaşmaları ve taahhütlerin, dolayısıyla ciddi bir borç yükünün altına girmişlerdi.
Krizle birlikte sistemin işleyişinde sorunlar baş göstermeye başlayınca, tabii ki borçlarında bir azalma olmadı ama borçları karşılığında garanti vermiş oldukları, 15-20 milyon dolarlık gemileri -özellikle cape size’larda yüzde 90’lar seviyesinde- değer kaybetti. Bu durumda bazı donatanlar borçlarını ödeyemez hale geldi, navlun gelirleri ise önemli ölçüde düştü. Özetle sektörde ciddi sorunlar yaşanmaya başlandı.

2-Peki bu durumun sigorta sektörüne etkisi nasıl oldu?
Sözgelimi P&I havuzunda ciddi hasarlar meydana geldi. Dünya üzerindeki tekne-makine hasarlarında da önemli bir artış oldu. Üstelik bu artış göz ardı edilebilecek kadar sıradan bir artış da değil. Özellikle son dönemdeki korsanlık olaylarıyla birlikte, hasarlardaki artış daha da ciddi boyutlara ulaştı. Doğal olarak donatanlar, ödemelerini yapabilmek için şu anda primlerin düşmesini bekliyor.
Ne yazık ki denizcilik sektöründe primini ödeyecek donatanın bu primi ve üzerindeki bir geliri elde etme yeteneği de kalmadı. İçinde bulunduğumuz durumda primler, hasarlara bağlı olarak yükselirken, diğer taraftan donatanların ticari faaliyetleri nedeniyle ceplerinden para koyduklarını veya gemilerin birçoğunun ise laid up’ta yattığını görüyoruz. Sormamız gereken soru bundan sonra ne olacağıdır.

“P&I, tekne-makine, grev-harp, kâr-kira kaybı ve korsanlık poliçelerinin tümünü yaptıran donatan Türkiye’de rahat uyur”

Öncelikle sigorta bedellerinin günümüz şartlarına göre güncellenmesi gerekiyor. Bu noktada bir konunun netleştirilmesi gerekiyor. Donatanlar çoğunlukla, sigorta bedeli  hangi oranda düşüyorsa, primin de o oranda azalmasını bekliyorlar. Bu doğru bir beklenti değildir. Çünkü bir geminin hususi avarya riski, geminin bedelinin beş, üç ya da iki milyon olmasıyla ilgisizdir. Bir sigorta şirketi sadece tam ziya riskine karşılık gelen prim üzerinden indirim yapabilir.

3-Korsanlar demişken, sigorta şirketleri korsanlık olaylarına nasıl bakıyor, tehlikeli sulardan geçen gemilerin riskleri nasıl karşılanıyor?
Sadece tekne ve makine poliçeleri teminatı olan bir gemi bu riskli sahalardan geçiyorsa korsanlık risklerine yönelik ek bir güvence daha alması gerekir. Örneğin bir gemi korsanlar tarafından kaçırılır ve kaçırıldığı esnada gemiye fiziki bir zarar verilir ise bu hadise, hususi avarya kapsamında tekne-makine sigortası tarafından poliçe şartları dahilinde ödenir.
Özetlersek burada geldiğimiz nokta şudur; gemi yüklü iken korsanlar tarafından kaçırılıyor ve fidye isteniyor. Bu durumda müşterek avarya kapsamında, tekne-makine sigortacısına düşen pay, poliçe şartları dahilinde ödenmek zorundadır. Gemi yüksüzken kendi başına kaçırılırsa bu durum, gemiye verilen zararlar hariç olmak üzere, tekne-makine sigortasının teminat dahilinde değildir. Bunun için donatanların korsanlık risklerine yönelik ek bir güvence daha alması gerekir.
İşte bu noktada donatanlar yukarıda bahsi geçen bu hali de teminat altına aldırmak için ek poliçe düzenletmelidirler. Kısacası donatanların yapması gereken, -P&I haricindekilerden bahsetmekteyiz- tekne-makine, grev-harp ve kâr-kira kaybı poliçeleri ile korsanlık poliçelerini aynı sigorta şirketinden yaptırmalarıdır. Bu poliçelerin dördünü de yaptıran donatan Türkiye’de rahat uyur.

4-Peki donatanlar korsanlar tarafından alıkonuldukları sıradaki kira kayıplarını teminat altına almak için ne yapmalı?
Donatan bu kayıpların karşılanmasını isterlerse, “korsanlık nedeniyle kira kaybı poliçesi” yaptırmalıdır. Daha da doğrusu, var olan kira kaybı poliçesine bir ek yapılması olacaktır.

5-2009’da sigorta sektöründe ne gibi değişiklikler var? Sizin donatanlara önerileriniz nelerdir?
Primlerin azalması veya artması, daha önceden bahsedildiği gibi krizden ziyade karşılaşılan hasarlarla ilgili bir durum. Bir başka ifadeyle havuz kârlı değil veya günümüzdeki gibi eksi değerlerdeyse bu durumda normal olan primlerin artmasıdır. Ancak elbette bu artışların da makul sınırlar çerçevesinde olması gerek.
Biz karşı taraf kazanıyorsa, kazanırız. Eğer karşı taraf bir kazanç elde edemiyosa o zaman o neyi verebilir ki, siz alasınız? Dolayısıyla burada bir kazan-kazan dengesi kurmak lazım. Poliçe primlerinin bir miktar düşmesi için gemi bedellerinde de bir azalma olması gereklidir.
Bu aşamada şunu da ifade etmeliyiz. Özellikle kriz dönemlerinde donatanların çoğunlukla ilk yaptıkları şey sigortaya ayırdıkları payı kısmak oluyor. Bu yanlış ve ayrıca tehlikeli de. Yapılması gereken tam tersine asıl bu dönemlerde mal varlıklarının sigorta ettirilerek korunmasıdır. Donatanlar, sigortalarını eksiksiz bir şekilde yapmalılar ki olası bir risk durumunda kayıplar sigorta şirketleri tarafından karşılanabilsin.
Başta P&I olmak üzere tekne-makine ve grev-harp sigortaları ihmal edilmemelidir. Ayrıca duruma özgü olarak, sözgelimi kısıtlı sahalara gidiyorlarsa, o seferi teminat altına almak için korsanlık ve korsanlıkla ilgili kar-kira kaybı poliçelerinin de  düzenlenmesi şarttır.

Bunu Paylaşın