Not düşüşü dünyanın sonu mu?

MDN İstanbul
Multiple empty roads

Türkiye ekonomisi eylül ayı sonunda kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’den gelen tatsız sürprizle sarsıldı. Moody’s Türkiye’nin kredi notunu indirirken, Türkiye’de 3,5 yıl aradan sonra yatırım yapılabilir ülke özelliğini yeniden kaybetti.

Bilindiği gibi Mayıs 2013’te 19 yıl aradan sonra yeniden yatırım yapılabilir ülke seviyesine ulaşmıştık. Kararın ardından kur ve borsada hafif dalgalanmalar gözlense de, ‘yıkım’ sayılabilecek çok sert bir harekete rastlanmadı. Bunda kararın daha önceden büyük oranda fiyatlara yansımasının yanı sıra Türkiye’nin göreceli olarak güçlü makroekonomik yapısının da etkili olduğu söylenebilir. Moody’s’in kararı ile 2013 yılı mayıs ayından bu yana yatırım yapılabilir sınıfında yer alan Türkiye, bu özelliğini de kaybetmiş oldu. Peki Moody’s bu kararı neden aldı ve ne anlama geliyor? Kuruluşun açıklamasına bakıldığında, Türkiye’nin yüklü dış borçlanma ihtiyacına ilişkin artan riskler kararın önemli nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Bir diğer neden olarak da, büyüme ve güçlü kurumsal yapıda meydana gelen bozulmalar gösteriliyor. Peki Moody’s önümüzdeki dönemde Türkiye ile ilgili aldığı kararlarda nelere bakacak? Kurum, Türkiye’nin dış finansman bağımlılığı çerçevesinde yapısal anlamda bir iyileşme olup olmayacağını yakından takip edecek. Ekonomistler, burada kastedilen hususun reel sektörün yurt dışı borçlanmaya bağımlılığı ve bu kapsamda baş gösteren yüksek döviz pozisyon açığı olduğunu tahmin ediyor. Kurumun izleyeceği bir başka konu ise, Türkiye’nin kendi kurumsal yapısı ve rekabet çerçevesinde gelişme olup olmayacağı olacak.

‘Yatırımcıyı OHAL uygulamaları kaygılandırdı’

Uzmanlara göre, burada 15-16 Temmuz sonrasında yaşanan gelişmeler kast ediliyor. HSBC Hazine Grup Başkanı Fatih Keresteci konuyla ilgili yayımladığı yatırımcı notunda; “Özellikle de OHAL uygulaması ve kurumların yeni yapıları ve işleyişine ilişkin kaygılar olduğunu bizzat yabancı yatırımcılardan yüksek perdeden duyuyorduk” diyor. Öte yandan uzmanlar, gerek jeopolitik gerekse de iç siyasi ortam kaynaklı artan siyasi risk algısının hangi yöne evrileceğinin gelecek dönemde önemli olacağına dikkat çekiyor. Moody’s’in açıklamasında burada herhangi bir iyileşme olsa dahi diğer iki faktör iyileşmeden ratingde değişiklik olmayacağı vurgulanıyor.

Yazımızın girişinde de vurguladığımız üzere; bu karar bazı yatırımcılar tarafından bekleniyordu. Ancak ekim ayında beklendiği için zamanlaması herkese sürpriz oldu. Ancak, kurumun not kararından sadece 2 gün önce Türkiye ekonomisinin darbe girişiminin şokunu atlattığına yönelik açıklaması notun inmeyeceği beklentisini de artırmıştı. Karar sonrası piyasalarda kısa süreli bir dalgalanma yaşansa da uzmanlara göre, Moody’s kararı dünyanın sonu değil ve Türkiye ekonomisi üzerinde de keskin yansımalarının olması beklenmemeli.  Öte yandan, Türkiye’nin yapısal reformlar ve normalleşme adına kaydadeğer adımlar atması durumunda bir süre sonra yeniden yatırım yapılabilir seviye için fiyatlamaların başlayabileceğini belirten uzmanlar, bunu tek bir koşula bağlıyor: Türkiye’nin yapısal reformlara daha fazla odaklanıp siyasi alanda normalleşmeyi ivedilikle sağlaması halinde… Aksi taktirde olumsuz hava uzun sürebilir.

Yabancılar ne diyor?

Dünyanın önde gelen yabancı bankalarının Türkiye yorumlarına bakıldığında da not indiriminin aşırı negatif bir sonuç doğuracağını söylemek pek de doğru olmaz. Ünlü yatırım bankası Goldman Sachs, Türkiye’nin notunun indirilmesinin fazla etkili olacağını düşünmüyor. Bankanın konuyla ilgili raporunda, “Kamu kurumlarının revizyonu gibi önceliklerin Moody’s’in not indirimini engelleme çabasıyla uyumlu olmadığını, dolayısıyla bu riskin sabit olduğunu otoriteler zaten kabul etmişti. Zayıflayan büyüme ve bize göre para politikasının büyümeyi istikrara kavuşturma konusunda daha az etkili olduğu göz önüne bulundurulursa, maliye politikasının ekonomiyi istikrara kavuşturma anlamında daha önemli hale geleceğine inanıyoruz” deniliyor. Nomura Gelişmekte Olan Ülkeler Baş Ekonomisti Timothy Ash ise sosyal medya hesabından yazdığı değerlendirmesinde “Moody’s’in kararı haksız ve subjektif. Türkiye bunu hak etmiyor. Türk siyasetçiler bundan sonraki süreçte kredi derecelendirme kuruluşlarına değil, reformlara odaklanmalı” diyor.

Mood’y’s’in not indiriminin ardından gerçekleştirilen 10 yıl vadeli tahvil ihalesi yaklaşık iki yılın en fazla teklifini aldı. Satıştaki faizler, geçtiğimiz ayki satışlara göre 22 baz puan yükselerek yüzde 9.94 seviyesine geldi.

Türkiye’de 2014 yılından bu yana gerçekleştirilen en başarılı tahvil satışı, birçok yatırımcının, bu çeyrekte tüm gelişen piyasaları geride bırakan satış dalgasının sona erdiğini düşündüğü anlamına geliyor. Yerel bankalar ve yatırımcılar lira cinsinden en fazla tahvili bulundururken, Aberdeen Asset Management ve Union Investment Privatfonds GmbH gibi yabancı para yöneticileri fiyatların yeteri kadar düşmüş olabileceğini ve bir sıçramanın işareti olabileceğini belirtiyor.

Bunu Paylaşın