Geçtiğimiz ay Lübnan’da, Hizbullah’ın çağrı cihazlarının ve telsizlerinin eşzamanlı patlaması savaşa yeni bir boyut kazandırdı. 11 Eylül 2001’de ABD’deki saldırıcıya benzer şekilde daha önce akla gelmeyen bir baskına tanık olduk. İleride şimdi akımıza gelmeyen daha nelere tanık olacağımız merak edilir oldu.
Savaş zaman, mekân ve vasıtalar bakımından çok boyutlu hâle geldi.
Lübnan saldırısı Alvin ve Heidi Toffler’ın “War and Anti-War” adlı kitapta ileri sürdükleri “üretme biçimimiz savaşma biçimimizi belirler” teoremini doğrulamaktadır. Üretim, bilişim teknolojilerinden yararlanan klasik sanayi üretimi (Endüstri 4.0.) olunca bu olgu savaşma biçimini de şekillendiriyor. Klasik sanayi üretimi kitlesel standart üretim biçimindeydi. Atom bombası gibi silâhlar da kitleleri öldürebiliyordu. Endüstri 4.0’la birlikte standart kitlesel üretim yerine müşteriye özel üretim aşamasına geçildi, buna paralel olarak silâhlar da kitlesel öldürme yerine nokta hedeflerine yönelik akıllı silâhlar hâline geldi. Bu gelmelerin sonunda savaş; zaman, mekân ve vasıtalar bakımından çok boyutlu oldu.
Zaman bakımından:
Artık ne zaman savaştayız ne zaman barıştayız kesin çizgi ile ayırmak mümkün değil. Ateşkes antlaşmalarına uyulmuyor. Barış döneminde olduğumuzu düşündüğümüz zamanlarda klasik silâhların dışında çeşitli araçlarla saldırı altında kalabiliyoruz.
Mekân bakımından:
“Savaş alanı” kavramı da değişti. Neresi savaş alanı, neresi sivil bölge ayrımını yapmak da imkânsız hâle geldi. Aynı şekilde kimin savaşçı kimin sivil olduğunu ayırt etmek de zorlaştı. Düşey olarak da savaş deniz altında, toprak altında, deniz yüzeyinde, karada, havada, uzayda ve elektronik ortamda eşzamanlı ve eşgüdümlü olarak yapılır hâle geldi.
Vasıtalar bakımından:
Savaş vasıtaları da çok boyut kazandı. Elimizdeki elektronik bir cihaz aniden düşmanın kullandığı bir silâh hâline gelebiliyor. Terörizm yaygın bir savaş vasıtası oldu. Bilişim teknolojilerindeki hızlı ve büyük gelişmeler bilgi savaşına (information warfare) yeni bir boyut kazandırdı. İnternet ağı ve kitle iletişim araçları psikolojik harekâtın alanını genişletti. Beyinlerin işgali, toprak işgalinden daha önemli ve öncelikli hâle geldi.
Savaşın bu yeni şekline “post modern savaş” veya “dördüncü nesil savaş” denilmektedir.
Ne yapmalı?
Savaşın niteliğindeki bu hızlı ve köklü değişimler karşısında Türkiye, özellikle Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) yeni gelişmeleri izlemeli ve uyum sağlamalıdır. Bu maksatla harp okullarında ve harp akademilerinde konu bilimsel olarak incelenmeli, subay ve kurmay subay eğitimine dâhil edilmelidir. Konvansiyonel savaşa hazırlık yanında yeni savaş biçimine ayak uyduracak şekilde Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savuma Bakanlığı’nda teşkilatlanma yapılmalı, konu teşkilat, donanım, doktrin ve eğitim yönleri ile bir bütün olarak ele alınmalıdır. Post modern savaşa karşı savunma güçlendirilirken gerektiğinde taarruzi olarak da kullanılmak üzere hazırlıklı olunmalıdır.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.