IMF anlaşması şart mı yoksa

MDN İstanbul

Türkiye, Uluslararası Para Fonu (IMF) anlaşması olmadan tam bir yılı geride bıraktı. IMF ile son standby anlaşması geçen yıl 10 Mayıs’ta sona ermişti. Türkiye, dünya tarihinin gördüğü en büyük krizlerden birine IMF olamadan girdi. Geriye bakıldığında IMF’siz Türkiye tablosunun çok da kötü olmadığı konusunda hemen hemen herkes hem fikir. Hükümet’in, IMF ile yürüttüğü yeni anlaşma için görüşmelere hala devam ederken, hükümetin piyasalar her kötüye gittiğinde “IMF anlaşması yakın” mesajı vermesi ancak piyasalar düzelince de “anlaşma” moduna girmesi piyasaları tedirgin ediyor.
Anlaşma konusunda her iki cepheden de sadece “Görüşmeler sürüyor” açıklamaları gelirken, IMF ile hiç anlaşma olmayabileceğini düşünenlerin sayısı da her geçen gün artıyor.

Seçim öncesi istemiyor

Ekonomistler anlaşmanın gecikmesini, beklentilerin altında kalan bir IMF kaynağını ya da hiç anlaşmama ihtimallerini kötü senaryo, fiyatlara yansıyan daha olumlu gelişmeleri ise iyi senaryo olarak nitelendiriyorlar ancak mevcut durumda kötü senaryonun gerçekleşme olasılığının iyi senaryoya göre daha yüksek olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca 2011’deki genel seçimler öncesi hükümetin IMF ile sıkı bir programa girmeyi tercih etmeyeceği olasılığının da kuvvetlendiğine dikkat çeken ekonomistler dışsal bir kurum desteği olmadıkça güçlü bir çaba sağlamanın yeterliliğini ise tartışılır bulduklarını belirtiyorlar.
Durum böyleyken konuyla ilgili uluslararası yatırım bankalarının raporları da adeta havada uçuyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uzun yıllar çalıştığı Merill Lynch’in yayınladığı ve “IMF’yle anlaşmanın önümüzdeki haftalarda yapılacağını” öngören raporun ardından, Goldman Sachs’tan (GS) tam aksi yönde bir rapor geldi. Goldman’ın raporunda, global piyasalar ve ekonominin istikrar kazanmaya başlamasının ardından IMF ile anlaşma yapma ve yükümlülük altına girme konusunda oldukça isteksiz davranan hükümetin bir anlaşma yapmak için sebeplerinin daha da azaldığı belirtildi.

IMF ile bir anlaşma sağlanamamasının etkileri konusunda ekonomistlerin görüşleri şöyle:

Oyak Yatırım Ekonomisti Elif Gülay Girgin:
“Vergi tarafının yeniden düzenlemesine yönelik IMF istekleri ve ilaveten gider kısıcı tedbirlerin alınmasına yönelik uyarılar şu an için hükümetin çok da tercih edeceği seçenekler değil açıkçası. Tabi yerel seçimlerde yaşanan yüzde 8- 9 puanlık  kaybın sonrasında 2011’de olacak genel seçimler öncesinde sıkı bir programa girmek istememe durumunu da göz ardı  etmemeliyiz. Buna ilaveten, 2009 yılı her ne kadar kayıp bir yıl olarak görülse de 2009 yılının hasarını giderecek 2010-2011  yıllarına yönelik tedbirler görülmek isteniyor. Aynı şekilde ilerideki dönem için nasıl bir yol izlenecek bu soruya bir cevap alıp, uygulamaya dair irade görmek istiyor IMF.
Piyasa konusuna gelince açıkçası şimdiye kadar IMF antlaşması hatta 40 milyar dolarlık bir anlaşma fiyatlandı. Anlaşmanın  olmama durumu tabii olumsuz bir gelişme olacak piyasalar için. Açıkçası piyasalar son dönemde görüldüğü kadarıyla insanlar  baştan kabul ettiği kadar rasyonel davranmayabiliyor.”

Goldman Sachs:

“Global piyasalar ve ekonominin istikrar kazanmaya başlamasının ardından IMF ile anlaşma yapma ve yükümlülük altına girme konusunda oldukça isteksiz davranan hükümetin herhangi bir anlaşma yapmak için sebepleri daha da azaldı. Hükümetin IMF ile anlaşma ihtimalini devam ettireceğini ve bunu global riskler karşısında bir sigorta olarak kullanacağını; anlaşmanın ise global piyasalarda koşulların kötüleşmesi halinde yapılabileceğini düşünüyoruz. Global koşullar kötüleşmeye devam ederse, IMF ile anlaşma yapılabilir.

ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren:
Şu ana kadar yurtiçinde ve dışında gördüğümüz makroekonomik veriler tek başına IMF ile anlaşma yapılıp yapılmaması konusunda rahatlık sağlayacak düzeyde değil. Sonuç olarak nasıl bir karar alınırsa alınsın piyasada IMF ile bir anlaşmanın yapılacağı beklentisinin zaten satın alındığı düşünülürse (anlaşmanın yapılmaması durumunda) zor bir süreç yaşanabilir. Yani eğer anlaşma yapılmayacaksa, anlaşma olacağı beklentisini fiyatlamış olan piyasalara güven verecek farklı bir çapa gerekli.

Finansbank Başekonomisti İnan Demir:
“Makroekonomik açıdan IMF ile anlaşmamanın iki önemli sonucu olur. Bunlardan biri dış finansman ihtiyacının karşılanamayacak olması. Bu yıl için 20 milyar dolar olmasını beklediğimiz dış finansman açığı, IMF anlaşmanın olmaması durumunda ağırlığını hissedeceğimiz sorunlardan birini oluşturuyor. Bir diğer sorun ise Hazine’nin borçlanmasındaki artış. Şu an Hazine iç borç çevirme oranı yüzde 105 civarında gerçekleşti. IMF kaynağı olmazsa bu oranı düşürmek mümkün olmayacak. IMF ile ilgili olarak iyi sürpriz olasılığı pek yok ama kötü sürpriz olasılığı daha fazla diyebiliriz.”

Barclays Capital Kıdemli Ekonomisti Christian Keller:
“Türkiye tek başına yola devam diyor, bu ne kadar sürebilir? Şu an için IMF kaynaklarına ihtiyaç duyulmuyor, ancak IMF olmadan riskler daha belirgin hale geliyor… Ülkenin yola yalnız devam edeceğine yönelik işaretler artıyor. Türkiye’nin yola IMF’siz devam etme stratejisi öncelikle önündeki dış ve mali finansman ihtiyaçlarını IMF kaynakları olmadan karşılayıp karşılayamayacağına bağlı.

Bunu Paylaşın