Gücü TL’ye yetiyor

MDN İstanbul

Halk arasında yastık altı ekonomisi ve altından sonra en büyük yatırım aracı olan dolar dünya ülkeleri arasında her geçen gün itibar kaybetmeye devam ediyor. Ama her nedense koca dünyada tek bir ülke hariç; Türkiye

Küresel mali krizin en önemli etkilerinden biri de pek çok yabancı merkez bankasına dünyanın rezerv para birimi dolar’ı sorgulatması oldu. Gelişmiş ülke merkez bankaları yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde oluşturdukları yeni rezervlerinin yüzde 63’ünü euro cinsinden oluştururken, dolar’ın değer kaybının sürmesi halinde rezervlerindeki dolar miktarını daha da düşürecekleri sinyalini verdiler. Buna karşın dolara en büyük destek euro’nun patronu Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trichet’ten geldi. Euro’nun patronu yaptığı açıklamada, “Biz euro’yu rezerv para olsun diye yaratmadık” diyerek dolar’ın daha fazla değer kaybını engellemeye çalıştı. Bu açıklamayla dolar euro karşısında biraz olsun kayıplarını geri alırken, bu beklenenden kısa sürdü. Çünkü her ne kadar Avrupa’yı hoş tutmak açısından aksi yönde açıklamalar yapsalar da, değeri düşük dolar politikası ABD hükümetinin işini epey kolaylaştırıyor. Bir yandan faizleri tarihinin en düşük seviyelerinde tutarken öte yandan bütçe açığının kabarması değeri düşük dolar’ın kan kaybetmesini körükleyen etkenler. ABD malları yurtdışında ucuzladıkça daha güçsüz dolar ABD’nin devasa boyutlara ulaşan dış ticaret açığını azaltıcı bir etki yapıyor. Ama ABD’ye İtalyan takım elbise, Japon elektroniği satanlar, yani bu ülkeye mal ihraç edenler ABD halkının alım gücü zayıfladığı ve bu ürünler pahalı gelmeye başladığı için ticaret yapmakta zorlanır hale geldi. Petrol fiyatın 80 dolarlar’a tırmanmasının ana nedenlerinden biri de dolar’ın düşmesi.

Altı ayda yüzde 20 eridi
Dolar euro karşısında altı ayda yüzde 20 eriyerek rekor düşüş yaşadı. Mart ayında euro karşısında 1.25 seviyelerinde bulunan dolar ekim sonu itibarıyla 1.50’ye yükseldi. Nisan ayında 1.41 olan İngiliz Sterlin’i de değerlenerek 1.64’e çıktı. Dolar bu süre zarfında dünyada hemen hemen bütün para birimlerine karşı değer yitirdi. Bu durumdan ABD hariç herkes şikâyetçi. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa dolar’ın değer kaybetmesine ve euro’nun yükselmesine hiç sıcak bakmıyorlar. Çünkü Avrupa da dış talep yoluyla büyümek için euro’nun değer kazanmaması gerektiğini düşünüyor. Dolar son bir ayda hemen hemen bütün para birimleri karşısında değer kaybederken, deyim yerindeyse, gücü bir tek Türk Lirası’na yetiyor. Dolar dışarıda global etkilerden dolayı kan kaybederken, içeride ise Türkiye’nin kendi iç dinamikleri devreye girince hemen yükselişe geçiyor. Peki, nedir bu iç dinamikler? Bunlar dönem dönem değişse de kur üzerinde etkileri genelde hep aynı oluyor: Yukarı yönlü baskı. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı yabancı yatırımcı ile yerli yatırımcı arasındaki stopaj farkının ortadan kalkması kararı, yabancı yatırımcılara uygulanan sıfır stopaj avantajının ortadan kalkacağı yönünde algılanınca dolar yükselişe geçti. Karar öncesi 1.43 TL’ye kadar gerileyen dolar yeniden 1.45 seviyelerine döndü. Tam burada sular duruldu derken Hazine, Merkez Bankası ve piyasa yapıcı bankalar arasında çıkan sert tartışmalar bono faizlerinde hızlı yükselişe sebep oldu. Bono cephesinde alıcı bulamayan yatırım kendilerini hedge etmek için döviz pozisyonu açınca kur bir günde 3 kuruş yükseldi ve 1.49 TL’ye fırladı.
Kurda yaşanan bu oynaklık kurun özellikle olumsuz haberlere karşı aşırı duyarlı olduğunu ve uzun süredir Türkiye’de olan, kâr üstüne kâr eden yabancı yatırımcının aslında gitmeye ne kadar da hazır olduğunu gösteriyor…

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın