“Firmalarla rekabet edebiliriz ama devletlerle edemeyiz”

MDN İstanbul

Küresel ekonomide son 4 yıldır yaşanan kriz, dünya ticaretinde yaşanan hızlı yavaşlamanın etkisiyle hiç kuşkusuz en çok denizcilik sektörünü vurdu. Gemi inşa sektörünü de olumsuz etkileyen kriz döneminde dünya genelinde sipariş defterinde yüzde 40’a varan bir daralma yaşandı. Gemi inşa sektöründe Kore, Çin, Brezilya gibi birkaç ülke dışında hemen hemen tüm ülkeler önemli ölçüde küçülmeye gitti. Türkiye’de ise 2008 yılında dünya dördüncülüğüne kadar yükselen sektörün, kriz nedeniyle yaşanan sipariş iptalleri ve yeni gemi alımının oldukça azalması nedeniyle yükselişinin frenlendiği göze çarpıyor. Sahip olduğu nitelikli iş gücü, özel ve kaliteli üretim yapabilme yetkinliği ve Avrupalı müşterilere yakınlığı gibi avantajları göz ününe alındığında Türk gemi inşa sektörünün bir çok alanda oldukça rekabetçi olduğu göze çarpıyor. Ancak küresel ekonomide değişen rekabet ölçülerine bakıldığında rakip ülkelerin kendi tersanelerine çeşitli şekillerde sağladıkları teşvikler, Türk tersanelerinin en yetkin olduğu alanlarda bile kan kaybetmesine yol açıyor.

Rapor hazırlandı hükümete sunuldu
Sektörün bugünkü yapısını ve sorunların çözüm yollarını ise sektör temsilcilerinin hazırlattığı bir rapor ortaya koyuyor. İstanbul Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği’nin Mc Kinsey’e hazırlattığı rapor Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin yaptığı resmi ziyaretlerde de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunuldu. Türk gemi inşa sektörü diğer rakip ülkelerde olduğu gibi kendilerine de belirli teşvikler sağlanması durumunda sektörün, rakip ülkeler ile arasında oluşan dezavantajların ortadan kalkacağını ve Türkiye ekonomisine olan katkının büyüyeceğini belirtiyorlar. Yaşanan amansız rekabette firmalarla savaşabileceklerini kaydeden gemi inşa sektörü temsilcileri, rakip ülkelerin kendi sektörlerine çok önemli teşvikler sunduğunun altını çizerek “Firmalarla mücadele ederiz. Ama devletlerle rekabet edemeyiz” diyor.

Teşvik sağlamayan ülke yok
Gelinen noktada sektörün teşvik talebine hükümet cephesinden de yeşil ışık yakıldığı gelen bilgiler arasında. Sektör temsilcileri, İstanbul İhracatçı Birlikleri ve McKinsey’in hazırladığı “Türk Gemi İnşa Sektörüne ve Uluslararası Devlet Destek Programlarına Genel Bakış” raporu hazırlatarak, uluslararası rekabette geri kalmama adına sektörün önünün nasıl açılması gerektiğini de iyi bir şekilde analiz etmişler. Rapora göre, dünyadaki tüm önemli gemi üreticisi ülkeler, AB ülkeleri dahil, tersanelerine doğrudan veya dolaylı teşvik sağlıyor. Kore, Çin, Brezilya, Rusya gibi ülkeler gemi inşa sanayini ulusal politikalarının önemli bir parçası haline getirmiş ve son 2-3 yıl içerisinde önemli teşvik mekanizmalarını hayata geçirmişler.

Rakipler avantajlı duruma geçiyor

Raporda, gemi inşa sektörüne verilen teşvikler de detaylı bir biçimde analiz ediliyor. Uluslararası örnekler incelendiğinde, gemi inşa sektörünün değişik mekanizmalar kullanılarak aktif şekilde desteklendiği görülüyor. Rapora göre, bu ülkelerde sektör, finansman desteği, vergi avantajları, doğrudan gemi alımı, yatırımın teşvik edilmesi, yerli gemilere özel uygulamalar ve Ar-Ge desteği gibi mekanizmalarla destekleniyor. Türkiye gemi inşa sektörüne neredeyse teşvik sağlamazken, diğer ülkeler verdikleri teşviklerle Türkiye’den daha avantajlı duruma geçiyor.
Teşvikler öncesi maliyette Türkiye; Güney Kore’den avantajlı, Rusya ise rekabet edebilir düzeyde yer alıyor. Güney Kore ve Çin’in çeliği büyük alıcılara yüzde 20’ye kadar indirimli verdiği yönünde görüşler var. Çin, gemi inşada kullanılan önemli parçaların ithalinden vergi almazken, Rusya parçalar ülke içinde üretilemiyorsa ithal edilen gemi parçalarına vergi muafiyeti sağlıyor. Çin ve Güney Kore, Eximbank’ları aracılığıyla, düşük faizli krediler sağlarken, Rusya gemi inşada kullanılan kredinin faizinin 2/3’ünü karşılıyor. Rusya’da sektöre yapılan devlet yatırımının tersane ihtiyacına ve verimliliğine katkısı ve Güney Kore’de devletin sipariş fazlasını satın alması durumu söz konusu. Raporda bu durumlara dikkat çekilerek “Güney Kore teşviklerle Türkiye’den daha avantajlı konuma geçmekte, Çin ve Rusya maliyet farkını açmaktadır” deniyor.
Raporda, Türkiye’nin rekabetçi gücünün diğer ülkelerle kıyaslandığında, yenilikçilik ve özel ihtiyaçlara yanıt verme alanlarında öne çıktığına dikkat çekiliyor ve “Türkiye’nin önünde, hem yetkinlik alanlarında (tanker, askeri gemi ve yat) hem de römorkör ve bakım/onarım gibi niş alanlarda önemli fırsatlar vardır” deniliyor. Ancak, her ne kadar Türk gemi inşa sektörü rekabetçi bir maliyet yapısına sahip olsa da, rakip ülkelerin uyguladıkları teşviklerle kendi tersanelerine daha avantajlı bir konum sağladıklarının altı çiziliyor.

Üç veya daha fazla teşvik veriliyor
Raporda, dünya ticari gemi sipariş defterinin yüzde 95’ini oluşturan 15 ülkenin gemi inşa sektörünün devlet destek programları inceleniyor. Buna göre, tüm önde gelen gemi inşa ülkeleri, gemi inşa endüstrilerini desteklemek için bir veya daha fazla teşvik türü (vergi, finansman, yatırım, sübvansiyon) kullanıyor. Bu 15 ülkeden 9’u üç veya daha fazla türde teşvik kullanıyor. Rapora göre, dünyanın dört bir yanındaki devletler sektöre uygun koşullarda, faaliyetler için tersanelere ve siparişler için gemi alıcılarına finansman desteği sağlıyor. Bunun yanı sıra KDV ve ithalat vergisi indirimleri/muafiyetleri uygulanıyor. Devletlerin, donanma için askeri gemi ve devlet şirketleri için ticari gemi siparişlerini iç piyasaya yönlendirerek, lokal gemi inşa sektörünü ayakta tutmayı ve uluslararası rekabet gücünü artırmayı amaçladıklarına vurgu yapılıyor. Çin, Rusya ve Brezilya gibi güçlü ve büyümekte olan ekonomilere sahip ülkelerin, doğrudan gemi siparişleri (devlete ait büyük şirketlerden) ve teşviklerin büyük tersanelere seçici dağıtımı ile küresel oyuncular olmaları için yerel tersaneleri teşvik ettiklerine dikkat çekiliyor. Raporda, araştırma ve geliştirme inovasyon teşviklerinin, ülkeler arasında çok yaygın olduğu vurgulanarak, 15 ülkeden 7’sinde Ar-Ge teşviklerinin sağlandığı kaydediliyor. Dünyada gemi inşa endüstrisinin, genellikle devletten finansman ve yatırım destekleri aldığının altı çizilen raporda, yaşanan uluslararası anlaşmazlıklar nedeniyle devletlerin gemi inşa endüstrisine sağladıkları teşvik ve destekleri kamuoyuna açıklamakta isteksiz davrandıkları vurgulanıyor.

Türkiye’nin önünde kısa ve orta vadede önemli fırsatlar var
Raporda, Türk gemi inşa sektörünün önündeki fırsatlar kısa-orta vadede 6 başlık altına toplanıyor. Öne çıkan fırsatlar ve önem nedenleri şöyle sıralanıyor:
Tanker: Tanker üretiminde şimdiye kadar edinilen tecrübe, özel talebe uygun üretim düzeyi ve Avrupalı müşterilere olan yakınlığıyla Türkiye, bilhassa özelleşmiş tanker kategorilerinde (ör: kimyasal) rakiplerinden ayrılıyor. Küçük ölçekte ve özel tekneler: Özel ihtiyaçlara yönelik üretildiğinden krizden nispeten daha az etkilenen pazar yapısıyla, küçük özel tekne inşası cazip bir alan olarak öne çıkıyor. Yat ve süper yat: Avrupalı rakiplerine kıyasla düşük fiyatları, müşteri taleplerini projeye yansıtma becerisi, düşük isçilik maliyeti ve müşteriler için elverişli coğrafi konumuyla Türk tersanelerinin dünyada artan yat talebinden daha fazla pay alabileceğine vurgu yapılıyor.
– Askeri gemiler: Türkiye’nin ve yakın ülkelerin donanmalarının, 2017’ye kadar yapmayı planladıkları 14 milyar dolar’lık satın almaların sektör için önemli bir fırsat sunduğu belirtiliyor.
– Gemi onarım: Çok sayıdaki tersanesi, uygun işçilik maliyeti ve Akdeniz çanağındaki gemi tamir/onarımda avantajlı konumuyla Türkiye’nin tamir- onarım işleri için tercih edilen adres olabileceği öngörülüyor.
– Alternatif sektörler için üretim: Dünyada bazı tersanelerin gemi inşa dışı sektörlere de girdiği görüldüğü (örneğin rüzgar kulesi üretimi) belirtilerek, hızla büyüyen lokal ekonomi ve artan endüstrileşmenin yakın sektörlerde de (çelik konstrüksiyon vb.) tersanelere fırsatlar sunduğuna vurgu yapılıyor.

Cari açığa 2.5 milyar dolar’lık katkı
Rapora göre, gemi inşa sektörünün cari açığa doğrudan katkısı 2008 yılında 1.7 milyar dolar’a kadar çıktıktan sonra 2009’da 624, 2010 yılında ise 74 milyon dolar’a kadar düşüyor. Ancak iç pazara sunulan gemiler de dikkate alındığında, sektörün bu rakamlara ilave olarak ayrıca 1 milyar dolar katkısı olduğu belirtiliyor. Raporda, Türk armatörlerin yurtdışı siparişlerini yurtiçi tersanelere kaydırması ve navlun gelirlerinin de yine ülke içinde toplanması yoluyla yılda cari açığı önleyici 2.5 milyar dolar’lık bir kaynağa erişimin sağlanacağı öngörülüyor. Türk armatörler siparişlerinin yüzde 73’ünü yabancı tersanelerden karşılıyor. Bu siparişlerin toplamının yaklaşık 4 milyar dolar belirtilirken, bunun 1.8 milyar dolar’ının Türk tersanelerinden kısa vadede karşılanmasının mümkün olduğu kaydediliyor.

Raporda devlet desteklerine genel olarak bakıldığında şu teşvikler öne çıkıyor:
– Finansman: Özel krediler (faiz, vade, teminat) Devlet bankası hibeleri/borç silme, ihracat/ithalat finansmanı.
– Vergi: KDV indirimleri/muafiyetleri, Kurumlar vergisi/gelir vergisi indirimleri/muafiyetleri, Ar-Ge faaliyetleri için amortisman/aktifleştirme düzenlemesi.
Yatırım: Devlete ait tersaneler/doğrudan yatırımlar, gemiler için doğrudan devlet siparişleri,  doğrudan yabancı yatırım için teşvikler, yatırımların ve harcamaların yeniden yapılandırılması, endüstriyi destekleyici tesislere yatırımlar (eğitim, sağlık.)
– Sübvansiyonlar: Bedelsiz gayrimenkul tahsisi, ilgili endüstrilere sübvansiyonlar (ör., açık deniz rüzgar santrali parkları), dünya piyasa fiyatlarından farklılıkları dengelemek için müşterilere sübvansiyon verilmesi.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın