Bir denizcinin itirafları: Hiç gerçek karanlık ve hiçlik gördünüz mü?

MDN Editör

Denizcilik, fiziken oldukça büyük emek gerektiren bir meslek olarak kabul görüyor olsa da bu işin bir de psikolojik boyutu var. Denizcilerin psikolojik sağlığı çoğu zaman göz ardı edilebiliyor. Karadan uzakta zamanın nasıl geçtiği, gemideki güç ilişkileri, yalnızlık ve sosyal izolasyon… Tüm bu sorunlar bir denizciyi nasıl etkiler? Bu konuda denizci İlker Coşkun ile siz okurlarımız için oldukça samimi bir röportaj gerçekleştirdik

Denizcilerin karşılaştığı en yaygın psikolojik zorluklar nelerdir?

Zabıtan ve personel fark etmeksizin aslında hepimizin bu işi yapma sebebi olarak birbirinden farklı motivasyonlar var.

Kimimiz çocukluktan gelen deniz sevdası sebebiyle, kimimiz üniformalı okullarımızın çekiciliğinden, kimi sosyal statü, kimisi de borçlarını ödemek için bu mesleğe başlıyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Hepimizin başlamak için bir sebebi vardır elbette bu mesleğe ancak bir zaman sonra tek bir motivasyon kalıyor bence, o da para. Motivasyonu buradan alan benim gibi insanlar itiraf etmeseler de paranın yanına bir sebep koyup bir şekilde yaptıkları işe, bulundukları yere bağlanmaya çalışıyorlar mesleğin ilerleyen yıllarında.

Bu meslekte birçok farklı insan ile karşılaşıyoruz, gözlemlerime göre sosyal anksiyetesi olan insan sayısı çok fazla. Gemide geçirdiğimiz süre boyunca kimse bizimle ağır havalara girmiyor, kimse sallanan bir gemide kendini bağlamak zorunda kalmıyor. dalış elbisesini yatak başına koyup, ölmeden nasıl giyinirim, deniz soğuk mudur diye düşünmüyor. Döndüğümüzde, bazen biz kara insanlarını, bazen de onlar bizi anlamıyor. 

Bazımız konuşmaya vuruyor kendini, bazımız susmaya. Makineci arkadaşlarım sesle uyumaya alışıyor mesela. Sessiz yerde uyumak zulüm gibi geliyor bize bir süre sonra. Güverteciler her manevrada uyanmanın, uyandırılmanın etkisi ile uyku sorunları çekebiliyor. 

Ek motivasyon yaratamayan denizciler için psikolojik yıkıma sebep olabilecek birçok etken var. Yalnızlık, sosyal kısıt, aynı mekânda aynı olaylar yaşanması. Ayın gözükmediği gecelerde deniz ve karayı ayırt etmek bile zor olabiliyor. Hiç gerçek karanlık ve hiçlik gördünüz mü? İkinci günde beni indirin diye ağlayanlar da oldu, ikinci ayda paranormal şeyler gördüğünü söyleyenler de. 

Bu zorlukların denizciler ve gemi işletmeleri üzerindeki etkisi nedir?

Bu, gemiden gemiye ve şirketten şirkete çok değişiyor. Şartlar her ne kadar zor olsa da iyi insanlar ve iyi şirketler ile bu etkiler en az hasarla atlatılabiliyor. Diğer türlü elbette personel de şirket de olumsuz etkilenebiliyor. İyi bir şirket, iyi insanlar ve keyifli bir ortam da yaşatabiliyor tabii. 

İlginizi çekebilir:

Önce insanım sonra denizci

yeşil yakıtlar denizciler

Denizcilerin psikolojisini geliştirmek için hangi adımlar atılabilir?

İnternet erişiminin ve spor salonu, oyun salonu gibi sosyal alanların bulunmasının çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bunun kurallar ile yeni gemilerde zorunlu hâle getirilmesi bizleri çok rahatlatacaktır. Kontrat sonlarına doğru kitap, dizi ve filmlerimiz bitiyor maalesef. İnternet erişimi olmayan veyahut personel ile bu interneti paylaşmayan gemi sayısı çok fazla. Haftalarca demirde dünyadan bir haber beklediğimiz oluyor. Sizin elinizden telefonunuzu alsak kaç gün, kaç saat dayanabilirsiniz?

Uluslararası denizcilik yasaları denizcilerin psikolojik refahını nasıl korur?

Aslına bakarsanız denizcilik yasaları hakkında çoğumuzun bilgisi yok. Temel haklar dışında ne yapabileceğimizi, nelerin yasal haklarımız olduğunu pek bilmiyoruz. Ancak, temel olarak hepimizin korkusu şirkete karşı gelmek. Uluslararası denizcilik yasalarındaki herhangi bir gelişmenin kısa vadede Türk denizcilere faydası olacağını düşünmüyorum. İş kaygımız çok yüksek çünkü yerimize gelebilecek Filipinli veya Hintli personel sayısı çok fazla. 

Uzun vadede yasalar ile; 3+1 veya 4+1 kontratlar yaygınlaştırılabilir. Kontrat sürelerinin özellikle Türkiye’de zorlayıcı olduğunu düşünüyorum. Bir denizciyi 8 ay çalıştıran firmalar var.

Yalnızlık ve izolasyon denizcileri nasıl etkiliyor?

Yalnızlığı ve izolasyonu limansız geçen uzun günlerde, uzun demirleme sürelerinde yaşıyoruz. Yalnız kaldığımızda iç dünyamıza ve kaygılarımıza çekiliyoruz. Karada yaşadıklarımızı, gülünç ve üzücü olaylarımızı başa sarıp, ileri oynatıp dalıyoruz bir şeylere. Bazen çok öfkeleniyoruz, bazen çok gülüyoruz. Ben hep zekâmın geriye gittiğini hissediyorum bu zamanlarda, neredeyse eriyip gidiyor gibi hissediyorum. Konuşacak birilerini de bulamadıysam gemide film, kitap ve beynim içinde bir döngüye giriyorum. Gemide olan gemide kalıyor ama karaya gelince, karayı görünce hepsi uçup gidiyor. Hastalıktan uyunamayan geceler gibi günün doğuşu ile yok oluyor bir şeyler. 

Uzun süreli deniz seferleri denizcilerin ruh hâlini ve bilişsel işlevlerini nasıl etkiler?

Seferin beşinci gününden sonra belki aynı vardiyalara girip aynı işleri yapmanın, belki gün kavramının herhangi bir şey ifade etmemesinden belki de internet erişimi, televizyon vb. sosyal alanların kısıtlanmasından kaynaklı olarak sıkılma denilen şey iliklerine kadar hissediliyor. Aslında deneyimli denizciler veya karada beklentisi olmayan arkadaşlarımız bu süreci daha hafif hasarla atlatıyor, sonuçta bir şekilde zaman geçirip uyum sağlamaya çalışıyoruz. “Öyle ya da böyle limana varacağız, her şey güzel olacak” düşüncesi ile motivasyonumuzu koruyarak limanı bekliyoruz. 

Deniz kendinden olmayanları bu zamanlarda eliyor. 

Bir denizcinin itirafları: Hiç gerçek karanlık ve hiçlik gördünüz mü?

Acil durumlar ve deniz kazaları denizcilerde travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) riskini nasıl artırır?

Daha önce ağır hava, pervane kırılması sebebi ile drift, geminin su alması gibi acil durumları birden çok kez deneyimledim. Sonrasında unutmaya ve anlatmamaya çalışıyoruz. Ailelerimize veya sevdiklerimize yaşadıklarımızı anlatmamız onları üzmekten başka bir etki yaratmıyor. İçimizde çözmeye, dirayetli görünmeye çalışıyoruz. Bizi deniz tutmuyor, biz korkmuyoruz, güçlüyüz diyoruz. 

Seperatörden kopan bir parça sebebi ile bir arkadaşım gözünü kaybetti, üniversiteden 3 arkadaşım farklı zamanlarda 20’li yaşlarında vefat ettiler. Sebeplerine girmek istemiyorum ama kopan halatlar, tersanede düşen tanklar ve daha birçok şey sebepler arasında.

Kaza ve acil durumların stres bozukluğuna en büyük etkisi bana bir şey olmaz düşüncesinin felâketlere tanık oldukça kaybolması ve hepimizin gizli bir korkuyla kalması bana kalırsa.

Denizcilerin stres ve kaygı ile başa çıkmasına yardımcı olmak için hangi yöntemler kullanılabilir?

Sanırım bu konu psikiyatrların alanına giriyor ama şirketlerin uzun süreli kontratlar veya ailevi sorunlar yaşayan personellerine psikolojik destek sağlamasının veya bu desteği alacağı maddi imkânlar sunmasının büyük faydası olacağını düşünüyorum. Zaten onlarca sorunla mücadele ederken bir de iş kaynaklı sorunları kendi kendimize çözmenin güç olduğu aşikâr. 

Denizcilik sektöründeki çalışma saatleri ve koşulları denizcilerin psikolojisini nasıl etkiliyor?

Geleneksel olarak 24 saat içinde 4’er saatten 8 saat vardiyamız olur. Benim vardiyam gece 24.00 ile 04.00 ve öğlen 12.00 ile 16.00 saatleri arasında. Saatlerin insan fizyolojisine uygun olmadığını bilsem de mecburiyet bizleri biraz diri tutuyor. Ancak, gelişen teknoloji ile “unmanned” (insansız) sistemler ile gemilerde 8-5 vardiyalar popülerleşiyor. Bunun daha insani ve bizi gece uykusundan mahrum etmeyecek bir sistem olduğunu düşünüyorum. Gece vardiyalarında açık deniz gerçekten anlatılamaz bir his veriyor. 

Çalışma koşullarımız gemiden ve şirketten şirkete değiştiği için bu konuda yorum yapmak çok zor. Cehennemi de cenneti de yaşayabiliriz. 

Güverte ve makine dairesi ekipleri arasında stres ve çatışma kaynağı olabilecek unsurlar nelerdir?

Bu aslında denizciliğin magazinsel yüzü.

Ben bunun tamamen gelişimini tamamlamamış insanlara verilen yetkiler dolayısı ile meydana geldiğini düşünüyorum. Çünkü personel sınıfı için makine-güverte çekişmesi yalnızca lumbar ağzında vardiya tutmak, raspa yapmak, yağlama yapmak, sintine sewage tankı temizlemek gibi konularda yapılan esprilerden ibaret. Ancak zabıtan sınıfının üstünlük kurmak ve personeli yönetmek üzerine çekişmesi daha fazla. Bu durum okulda eğitim alırken başlıyor aslında, okulda bile güverte/makine çatışması oluyor ama bu ayrı bir magazin konusu tabii.

Her ne olursa olsun ben bunun tatlı bir çekişme olduğunu düşünüyorum. 

Liderlik tarzı denizcilerin motivasyonu ve refahı üzerinde nasıl bir etkiye sahiptir?

İyi bir çarkçıbaşı ve süvari ile gemide huzurun çok kolay yakalanabileceğine inanıyorum. Çünkü bizim silsile olarak adlandırdığımız emir komuta zincirinin kusursuz işlediği gemilerde yani en üst yöneticiden en alt personele kadar herkesin işini yaptığı, işini bildiği ve yönettiği gemilerde yalnızca kişisel sorunlar olabiliyor. Personel değişimi veya arabuluculuk ile bunlar da hızlıca çözülüyor. 

Denizcilik eğitimi, denizcilerin psikolojik zorluklara karşı daha dirençli olmalarına nasıl yardımcı olabilir?

Aslında psikolojimizi korumak adına herhangi bir eğitim almıyoruz. Bu tamamen kişilerin kendini eğitmeleri ile gelişen bir durum şu an için. Bence kendimizi bu alanda korumak ve güçlendirmek için okullarda, kurslarda temel bir eğitim güzel sonuçlar verebilir.

Denizcilik şirketleri, çalışanlarının psikolojik sağlığını nasıl teşvik edebilir ve destekleyebilir?

Şirketlerin de psikolojik olarak sağlam ve karakterli denizcilere ayrı bir değer verdiğini düşünüyorum. Sonuçta herkes bir kara kutu ve ortalama 10-16 erkek (genelde erkek personel çalışıyor) birlikte kalmak durumundayız aylarca. Sosyal faaliyetlerin artırılmasının bu durumu daha kolay hâle getireceğini, ekip içi dayanışmanın da kişilerin yalnızlaşmasını azaltacağı kanaatindeyim. Şirketin baklava göndermesi bile bizi o kadar mutlu ediyor ki. Sabah kahvaltısında Nutella görmek bile büyük bir lüks bazı şirketlerde…

Denizcilik simülatörleri, denizcilerin psikolojik strese maruz kalmalarını ve buna tepki vermelerini incelemek için sizce nasıl kullanılabilir?

Simülatörlerin, 45 derece makine dairesinde terleyip arızalı bir donanımı saatlerce tamir ederkenki stresimizi, gece tek başımıza kaldığımızda ailemizden binlerce mil uzakta bi’haber geçirdiğimiz saatleri, köprü üstünde ayakta zor dururken doldurmamız gereken belgeleri, yaşadığımız G kuvvetlerini ve bunun gibi gerçek manada hissedilen şeyleri bize deneyimletebileceğini düşünmüyorum. Bu yüzden yalnızca eğitim amaçlı kullanılabileceğini değerlendiriyorum.

Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın