‘Barınma yeri sorunu acilen çözülmeli’

MDN İstanbul

SULİM (Su Altı Hizmetleri ve Liman İnşaatçıları) Kooperatifi Başkanı ve  ÜÇEL Denizcilik ve Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Abbas Kolçalar Denizcilik sektöründeki son gelişmelerle ilgili görüşlerini MarineDeal News için kaleme aldı. Aynı zamanda 08 No’lu Deniz Altı Hizmetleri ve İnşaat Faaliyetleri Meslek Grubu DTO Meclis Üyesi de olan Kolçalar, meslek grubunda yaptığı çalışmalar hakkında da bilgiler verdi

Sualtı Sanayii Hizmetleri ve Liman İnşaatı yapmakta olan şantiyelerimizin uygun olmayan durumu hakkında NACE kodu sınıflandırmasına göre meslek grubumuza kayıtlı 139 şirket vardır. Bu şirketlerin en küçüğü dahi 1-2 adet tam teşekküllü dalgıç motoru ve 1-2 adet dubaya sahiptir. En büyükleri ise doğal olarak 10-15 adet makineli veya makinesiz araçlara sahiptirler.
Fark edilmediği için ifade etmek zorundayız ki; gerek tersanecilik, gerek armatörlük, gerekse gemi söküm işletmeciliği ne kadar mevzuat ve klas kurallarına tabi ise de, genellikle bütün işletmeler bundan şikâyet eder, bizler bu kuralların çok daha fazlasına uymak zorunda kalarak işletmelerimizi ayakta tutmaya çalışmaktayız.
Bütün bunların ötesinde, şirketlerimizin hepsinin birer ayağı topaldır. Çünkü bu vasıtaların bir “Barınma yeri” yoktur. Bu araçların yüzde 80’inin pervanesi de yoktur, dolayısıyla mendireği olmayan bir bağlama yerinde, Pendik sahilinde olduğu gibi, ters rüzgârlarda demir alıp açığa da kaçamazlar. Bu durum hasara ve kayba neden olmaktadır.
Araçlarımız proje bazlı çalıştıkları için, diğer deniz araçları gibi sürekli hareket hâlinde değildir. Çalışma sırasında şantiye alanlarının uygun olduğu hâllerde ilk iş olarak bu araçların korunacağı bir saha oluşturulur. Uygun olmadığı hâllerde de çok sayıda tam teşekküllü personel tarafından işletilmekte oldukları için tehlike nispeten yok gibidir. Dolayısıyla asıl ihtiyaç çalışma olmadığı zamanlar içindir. Bu vasıtaların emniyetli bir rıhtımda su üstü bakımlarının ve korunmalarının temin edilmesi gerekir.
Balıkçı kooperatiflerinin, DLH kuruluşlarının ve Dünyada su altı ve liman inşaatı gibi işleri yapan bütün işletmelerin böyle emniyetli bir limanı veya barınağı vardır. Dünya üzerinde sanırım bizden başka Liman İnşaat işleri yapıp da barınma veya bağlanma yeri olmayan gelişmiş bir ülke yoktur. Bu ancak bizler gibi Çılgın Türkler’e yakışır.
Bugün gerek köprü inşaatlarında, gerek körfez geçişi işlerinde, gerekse Marmaray’da ana yükleniciler büyük ve adları duyulmuş şirketler olarak görünse de, gerçekte bu işler, barınma yeri olmayan şirketlerimizin araçları ile yapılmaktadır. Eğer bu araçlar, Türk Bayraklı olarak bizlerde yoksa, ana yüklenici konumundaki bu şirketler tarafından kabotaj kanununu delmek pahasına yurt dışından özel izinle olmayacak bedellerle getirilmektedirler.
Örnek: “ KKTC Deniz Geçişi İsale Hattı İnşaatında” kullanılmak üzere “ Sea Bulk Plower” isimli duba ve “Sea Thunder” isimli römorkörün Kabotaj Kanunu’na aykırı olduğu için özel izinle çalıştırılması isteniyor, üstelik aynı özelliklere sahip araçlar Türkiye’de varken.
Türkiye’deki mevcut eski limanların yakın tarihlere kadar kaç adedinin yabancı şirketlerce yapıldığı herkesin malumudur. Ancak çok şükür bugün hiçbir yabancı şirket hiçbir limanımızı bize yapamaz. Çünkü biz onlardan daha iyisini yaparız, yaptık. Bugün ülke sınırlarımızın da dışında limanlar, deniz yapıları yapan üye şirketlerimiz var.

Milli servetin kaybı önlenmeli
Sektörümüzün önünün açılması ve uluslararası piyasada bayrağımızın yer alması için iki husus çok önemlidir: Bunlardan ilki mevzuat ve yönetmeliklerin sektör ekipmanlarının ne olduğu bilinerek tekrar gözden geçirilmesi hususudur. Bir diğer konu ise ekipmanlarımız için bir barınma yerinin, kalıcı bir yer olana kadar geçici konaklama yerinin de olmasıdır.
Sahibi, ortağı ve kiralayanı olarak sadece 10 sene içinde 3 kovalı tarak gemisi, 1 split barge, 1 yüzer vinç, 1 römorkör, 2 dubası limanda batmış bir iş adamıyım. Kendi öz kaynaklarımızla, dişimizle tırnağımızla edindiğimiz bu vasıtaları büyük taş yığınlarından ibaret olan sözde limanlara vurdurarak kaybettik. Bu sadece kendi firmamın durumudur. Meslek grubumuzda 139 şirket olduğu göz önünde bulundurulursa, kaybedilen milli servetin maiyeti daha da açık şekilde anlaşılır. Övünç kaynağımız olan Marmaray ve Köprü projeleri gibi dünya çapında ses getiren işlerin gerçekleştirilmesinde kullanılan bu vasıtaların korunması için bir barınma yeri gösterilmemesi nasıl ifade edilmelidir, bilmiyorum. Bu durum yetkililere bir şey ifade eder mi, onu da bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu durumun böyle devam edemeyeceği ve bir yer gösterilmemesi sonucunda oluşacak kayıpların vebalinin yetkililerin üzerine olacağıdır.

Bunu Paylaşın