İrlanda, Portekiz ve Yunanistan’daki borç krizleri Avrupa ekonomisinde ciddi bir kaygı unsuru olarak karşımıza çıkarken, bu durum bazı çevrelerde Avrupa Birliği’ne dair şüphe ve umutsuzluk hislerini de beraberinde getiriyor. Euro Bölgesi’nde gitgide derinleşen bu kriz için Avrupa kamuoyu ağır hareket eden bürokrasiyi suçlarken aynı zamanda da Avrupa kamuoyunda şu anki üye devletlerin seyreden olaylara yeterli bir kararlılıkla yaklaşmadığına dair ortak bir inanç da hüküm sürüyor. Bu bağlamda Avrupalı liderler, durumun aciliyetinin farkında olmamakla ve büyük resmi görememekle itham ediliyorlar. Kamuoyu ciddi bir reform beklentisiyle birlikte Avrupa Birliği’nin bir an önce silkelenip kendini toparlaması gerektiğini düşünüyor. Hatta Euro Bölgesi’ndeki ciddi yapısal sorunların gerekli görülen reformlarla çözümlenmediği sürece bu durumun birliğin varlığını tehdit edeceğini düşünenler dahi var.
Avrupa Birliği vatandaşları AB’deki toparlanma gereksinimini ısrarla dile getiriyor getirmesine de bu toparlanmanın tam olarak ne olması gerektiği hâlâ belirsizliğini koruyor. Konuyla ilgili zor kararları sürekli erteleyen politikacıların basit iç politika hesapları ile meşgul olup zaman kaybediyor olmaları da Avrupa vatandaşlarının açıkçası sabrını zorlamakta. Sürekli bir kriz yorgunluğuyla yaşayan Avrupa kamuoyu, üye ülkelerin politikacılarını ve Avrupalı bürokratları artık gerçeği görmeye davet ediyor. Kamuoyunun bu kadar kararsız olduğu bir dönemde üye devletlerin içine dönüp AB meselelerine sırt çevireceğinden korkanların sayısı da az değil. Kısacası tüm bunlar Avrupa’da ciddi bir türbülansa işaret ederken Avrupa kamuoyunda da kaydadeğer bir rahatsızlığı gözlerimizin önüne seriyor. Bu yüzden olsa gerek Avrupa Birliği dönem başkanlığını devralan Polonya’nın Başbakanı Donald Tusk, Polonya’nın başkanlık programını Avrupa Parlamentosu’na açıklarken, AB’nin şu an içinde bulunduğu krizin üstesinden gelebilmesi için birlik ve beraberliğin önemine özel vurgu yaptı.
Gerçekten de Avrupa Birliği’nin ortak irade ve kararlara en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerden birini yaşıyoruz. Aynı mesele Avrupa kamuoyu ve Avrupa vatandaşları için de geçerli. Kafalar çok karışık. Avrupa medyası ve sivil toplum örgütleri pekçok meseleyi tartışmaya açmış durumda. Öyle ki pek çok Avrupa Birliği vatandaşının birliği sorgulamaya başladığı bir gerçek. Tabii bu yaşanılan kriz Avrupa Birliği için ne kadar zor bir sınav da olsa, birliğin esasında ne kadar köklü ve şu ana kadar daha pek çok zor sınav atlatmış bir kurum olduğunu da unutmamak lazım bu arada. Euro serüveni zaten başından beri cesur bir girişimdi. Kaldı ki son dönem yaşanan mülteci krizi ve bunun beraberinde birlik içerisinde başlayan Schengen ile ilgili tartışmalar da Avrupa Birliği’nin hayatını hiç kolaylaştırmadı. İşte bu şekilde zor bir dönemeçten geçen birliğin nasıl önlemler alacağı merak konusuyken, Merkel’in de yeşil ışık yakmasıyla, Van Rompuy ‘extraordinary summit’in gerçekleşeceğini twitter’dan duyurdu ve tabii ki bu ‘olağanüstü zirve’de tartışılacak mesele Euro Bölgesi’nin finansal istikrarı ve Yunanistan’a kesin çözüm bulmak olacak.