Alaattin’in Sihirli Lambası’ndan çıkan kişi: Yıldırım Bozkurt

MDN Editör

İlk olarak mayıs sayımızda yer alan MarineDeal News Genel Yayın Yönetmeni Yeşim Yeliz Egeli’nin ‘Bir gemi kaç kişiye satılabilir’ başlıklı Bakış köşesinde gündeme getirdiğimiz Samsun’da yer alan Terme Tersanesi’ndeki gelişmeler olayı irdeledikçe giderek daha karmaşık ve akıl almaz bir hâl alıyor

Alaattin’in sihirli lambasını açmaya devam ettiğimiz bu yazımızda ise organize yapının merkezinde yer alan bir ismi irdeleyeceğiz; Yıldırım Bozkurt. Konunun Bozkurt tarafına geçmeden önce, önceki haberlerimizde yer alan gelişmeler hakkında bir özet geçmek gerekiyor.

Terme Tersanesi hakkındaki ilk haberimiz sonrası Terme Tersanesi ortaklarından Tuğrul Karaca ile merhum ortak Hasan Öztürk’ün oğlu Emir Öztürk bizimle ayrı ayrı iletişime geçip gazetemize belgelere dayalı bir biçimde açıklamalarda bulunmuşlardı. Ayrıca, ilk haberimizde olay örgüsü içindeki belgelere bağlı ‘paravan şirket’ olarak nitelendirebildiğimiz ancak yeni bilgiler ışığında tersanenin bir bölümünü taşeronluk sözleşmesi ile kiraladığını öğrendiğimiz Mimarine şirketinin ortaklarından Mustafa Kemal Sezer de yine belgeler ışığında açıklamalarda bulunmuştu. Tüm bu açıklamalar olayın oldukça organize ve kötü niyetli bir oluşumun eseri olduğunu gözler önüne sermişti.

Terme’nin kuruluşu

Olayı tam anlamıyla anlamak ve konunun takibinden kopmamak için Terme Tersanesi’nin nasıl kurulduğunu da tekrar anlatmak gerekiyor. Uzun yıllardır tanışan ve denizcilik sektöründe aktif çalışan Tuğrul Karaca ve Hasan Öztürk, ortaklık içerisinde oldukları Yunan armatör Nikos Varvates’in tavsiyesiyle bir tersane kurmaya karar veriyorlar. Bu sırada da İstanbul Tuzla’daki tersanelerde gemiler üzerinde çalışan Gemi Mühendisi Erkan Zorlu ile tanışıyorlar. Tuğrul Karaca ile tanıştığında kendisine Samsun’da sahip olduğu tersane yapımına uygun araziden bahseden ve buraya yapılacak yatırım ile ortaklık kurabileceklerini belirten Zorlu ile anlaşan Karaca ve Öztürk 15 milyon dolara yakın ciddi bir yatırım yaparak bu arazide bir tersane kurulmasını sağlıyorlar. 

15 milyon dolarlık yatırım

Öztürk ve Karaca’nın ciddi yatırımlarıyla 2008 yılında kurulan Terme Tersane’si 10 yıla yakın bir süre boyunca Yunan armatör Nikos Varvates’in şirketi Naftotrade için tamir ve inşa işleri yürüterek sorunsuz bir biçimde çalışıyor. Daha sonra işleri bozulan Varvates şirketini ve gemilerini devredince yeni müşteri ihtiyacı doğan Tersane ise bu defa Ilqar Basirov ile Sabahattin Su ortaklığındaki Kent Denizcilik ile anlaşıyor ve bu şirket için tamir ile yenileme projeleri yürütüyor. Tersanenin projelerinden memnun olan şirket bu defa 10 yeni inşa siparişi veriyor ve taraflar arasında sözleşme imzalanıyor. Sözleşme esnasında ise Erkan Zorlu’nun önerisiyle sac alımı için haberimizin odak noktası olacak olan Yıldırm Bozkurt’un yönetim kurulunda yer aldığı Yıldırım Demir Çelik A.Ş. ile anlaşılıyor. Bu gemilerin siparişleri için Litvanya merkezli Reitumu Bank isimli bankadan finansman sağlayan Kent Denizcilik için Türkiye’deki faaliyetlerine bir kefil gerekiyor ve Terme Tersanesi ortakları sözleşmelerde kefil olarak yer alıyorlar. Ve adeta rüyanın kabusa dönüştüğü olaylar silsilesi böylece başlıyor.

Onlarca mağdur milyonlarca dolarlık vurgun

Ortakların arasındaki mahkeme süreci devam ederken şirketin hâkim hisselerini elinde bulunduran ve imza yetkisine sahip olan Erkan Zorlu’nun ise ortaklarından habersiz ve vergi kaçırarak gizli bir biçimde çeşitli tipte gemilerin inşasına devam ettiği anlaşılıyor.

Terme’ye yatırım yapan ve çalışmaya başlayan ve kiralama için anlaşan Mimarine ile taşeron sözleşmesi imzalayan Zorlu ne hikmetse taşeronuna ödeme yapmak yerine kendisinin ve eşi Sevim Zorlu’nun şahsi hesaplarından ödemeler alıyor. 

Bu süreçte Mimarine’e sürekli fahiş faturalar kesen Zorlu’nun ayrıca şirketin gemilerine ve çalışanlarına çöktüğü ve milyonarlarca lira zarara soktuğu iddia ediliyor.

Mimarine ortaklarından Mustafa Kemal Sezer’in iddiasına göre Terme Tersanesi’nden ettikleri toplam zarar 50 milyon TL.

Samsun Liman Başkanlığı ile Terme Tersanesi arasındaki ilginç ilişkiler

Daha sonra ise ortaklarına sürekli âtıl konumda gösterilen Terme Tersanesi’nden çekilen, gazetemize 10 Haziran 2024 tarihinde ulaşan fotoğraflarda gördüğümüz gemiler üzerine, Samsun Liman Başkanlığı’na “Terme Tersanesi ile ilgili bir haber hazırladığımızı ve tersanede hâlihazırda kaç geminin hangi işlemler için bulunduğunu” sorduk. 

Terme Tersanesi’nin 10 Haziran’daki güncel hâlini yansıtan fotoğraflarda tersanenin oldukça işlek olduğu ve içerisinde irili ufaklı balıkçı tekneleri, römorkör ile tamirde de en az 3 adet büyük tonajda geminin karada olup birinin de 140 metre uzunluğunda olduğu ve diğerinin üzerine bordalandığı çok net görülüyor. 

Âtıl gösterilen Terme Tersanesi’nde 140 metrelik gemi 

Görüntüleri incelediğimizde ise 140 metre uzunluğundaki Rusya bayrağına kayıtlı ‘S.V. NIKOLAY’ isimli bir kuru yük gemisini tespit ettik ve gemi takip uygulamaları üzerinden yaptığımız taramalarda geminin bölgede uzun süredir demirlediği bilgisine ulaştık. 

MarineDeal News’a iletilen bu görseller ışığında Samsun Liman Başkanlığı’yla iletişime geçip Terme Tersanesi’ndeki gemilerin sayısı ve tipi hakkında bilgi almak istediğimizdeyse oldukça ilginç tepkilerle karşılaştık. Karasularımıza giren ve çıkan gemilerin takibi ile deniz ticaretimiz açısından oldukça önemli bir kurum olan liman başkanlıklarındaki memurların yaptığı iş, deniz hudutlarımızın kontrolü açısından önemi haiz iken sorularımıza konudan uzak ve yanıltıcı bilgi verilmesinin şaşırtıcı olduğunun altını çizmek gerekiyor.

İşletme izni olmayan tersane sürekli çalışıyor

Samsun Liman Başkanlığı’nı arayarak Terme Tersanesi’nde hâlihazırda işlem gören gemiler hakkında bilgi almak istediğimizi aktardıktan sonra yönlendirmeler doğrultusunda sırasıyla Arzu Özcan, Liman Başkan Yardımcısı İlker Kılıç ve Samsun Liman Başkanı Muhammet Özçelik ile görüşme gerçekleştirdik.

Yaptığımız görüşmelerin ardından çoğunlukla kaçamak cevaplar alırken nihayetinde en doğru bilgileri Samsun Liman Başkanı Muhammet Özçelik’ten alınabileceği aktarıldı ve kendisiyle de bir görüşme gerçekleştirdik.

Liman Başkanı’ndan çelişkili ifadeler

Liman Başkanı Özçelik ile olan görüşmemizde ise tersaneye giren yabancı bayraklı gemiler hakkında bilgi sahibi olmadıklarını bunun için Terme Tersanesi’ni aramamız gerektiğini, sadece burada bulunan Türk bayraklı gemilerin sayılarını bize iletebileceklerinin bilgisini aldık. Özçelik, Türk bayraklı gemilerin sayısı hakkında bilgi almak istediğimizde ise bizi Ahmet Yüzbaşı isimli memura yönlendirdi. 

Tanıdık bir isim

Ahmet Yüzbaşı ise daha önceki haberimizde ortaklar arasında dava nedeniyle avukatlar aracılığıyla tersanedeki gemiler hakkında kendisine bilgi talebi geldiğinde şahsi ‘gmail’ hesabı üzerinden ‘Terme Tersanesi’nde 2019 yılından bu yana hiçbir geminin yapılmadığı” bilgisini veren kişi.

Yüzbaşı ile yaptığımız görüşmede ise bize şu anda bu bilgileri vermesinin mümkün olmadığını, araştırma yapıp e-posta yoluyla bu bilgileri ulaştıracağını belirtti ancak söz konusu görüşmeden bu yana Yüzbaşı tarafından tarafımıza ulaşan herhangi bir e-posta olmadı.

Araştırma sonuçları ve iddialar birbiriyle örtüşüyor

Konuya ve Samsun Liman Başkanlığı yetkililerinin söylemlerine yönelik yaptığımız araştırmalar sonucunda ortaya çıkan veriler ise bir hayli ilginç. Yüzbaşı’nın şahsi ‘gmail’ hesabı üzerinden kaydının olmadığını belirttiği 23 tekneden birçoğunun Turgut Reis Gemi Sanayi Veri Tabanı Programı (GİSVP) Uygun Tesis Listesi’nde kaydı görünüyor. 

Ayrıca, en önemli görevlerinden birisi Türkiye’nin karasularındaki limanlara yanaşacak olan gemilerin giriş ve çıkış kayıtlarını tutmak olan Liman Başkanlıklarının izni olmadan hiçbir yabancı bayraklı geminin herhangi bir tersaneye giriş yapması da mümkün değil.

Alaattin’in sihirli lambasından Yıldırım Bozkurt çıktı

Terme Tersanesi’ndeki gelişmeler hakkında hazırladığımız haberlerden derlediğimiz geniş bir özetten sonra yazımızın ana kahramanına geçmek gerekiyor; Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Bozkurt.

Tersanenin Erkan Zorlu’nun önerisiyle çalışmaya başladığı ve Kent Denizcilik için inşa edilecek gemi projelerinde de sac teminini üstlenen Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Tuzla çevresinde genellikle Alaattin olarak bilinen Yıldırım Bozkurt, bu projedeki aksaklıklar sonrası Karaca ve Öztürk ailesinin başına adeta bela oluyor.

Olayları başlatan gelişme gemilerin inşasına başlandıktan ve ‘Katiusha’ isimli ilk gemi sorunsuz bir biçimde bitirildikten ve NB05 isimli ikinci geminin inşasının da tamamlamasına az kalmışken yaşanıyor. Bu esnada Letonya merkezli Reitumu Bank’tan Kent Denizcilik’in battığı ve gemilerin kendilerine teslim edilmesi gerektiğine dair bir yazı 2017 yılında Terme Tersanesi’ne iletiliyor. Taraflar arası süren anlaşmazlıklar, şirket üzerinde haciz işlemi başlatan ve yazımızın odak noktası olan Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin öncelik sahibi olması sonucu banka ‘Katiusha’ isimli gemiyi satın almaya karar veriyor ve yapılacak ödemenin sac alınan Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’ye olan borcu kapatmak için kullanılması konusunda anlaşılıyor.

Bu süreç zarfında ciddi sağlık sorunlarıyla da uğraşmak zorunda kalan Tuğrul Karaca’nın ve Hasan Öztürk’ün malları üzerine Yıldırım Demir Çelik A.Ş. tarafından alacaklarına karşılık icra başlatılıyor. Hâkim hisse ve imza sahibi olan Erkan Zorlu hakkında ise herhangi bir satış işlemi başlatılmıyor. 2017-2019 arasını ciddi sağlık sorunlarıyla uğraşarak geçiren Karaca ise bir yandan da bu icra taleplerinin iptaline yönelik açtığı davalarla uğraşırken savcılık tarafından elde edilen deliller olayın bambaşka bir yönünü ortaya çıkartıyor. 

Hiçbir ödemenin kapatamadığı borç

Savcılığın elde ettiği verilere göre Terme Tersanesi’nden 3 milyon 25 bin dolar alacağı bulunan Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’ye banka tarafından nakit çek olarak 1 milyon 858 bin 723 Euro’nun Avukat Mehmet Doğu hesabından Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’ye ödendiği ayrıca yaklaşık 1 milyon 600 bin Euroluk nakit olarak da başkaca bir ödeme yapıldığı yani toplamda o dönemdeki döviz kuruyla dolar olarak 3 milyon 700 bin doların elden ve çek ile ödendiği tespit ediliyor. Bu süreçte de ayrıca Terme Tersanesi’nin ‘Katuisha’ gemisi için banka tarafından yaklaşık 5 milyon dolar ödeme aldığı fark ediliyor.

Tersane’nin inşa ettiği NB05 isimli ikinci geminin ise Ziya Doğan isimli şahsın ortağı olduğu Gürdoğan Demir Çelik Makine İnşaat Sanayi Ticaret LTD. isimli bir şirkete Terme’nin Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’ye olan ‘borçlarıyla birlikte satıldığı’ görülüyor. Ziya Doğan’ın ayrıca Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin ortağı ve Münferiden Müdürü olduğu da anlaşılıyor. Gürdoğan Demir Çelik ise borçlarıyla birlikte aldığı bu gemiyi organik olarak bağlı olduğu Kubilay Yılmaz isimli bir şahsa ait olan Bozkurtlar Denizcilik firmasına kısmi bölünme yoluyla yaklaşık 360 bin Türk Lirası’na devrediyor. Ayrıca Kubilay Yılmaz isimli şahsın sonra yapılan araştırmalarda “Katiusha” isimli geminin satışını Erkan Zorlu’dan aldığı yetkiyle İstanbul Gemi Sicil Müdürlüğü’nde gerçekleştirerek geminin satış bedelini tahsil ettiği ortaya çıkıyor. Öyle ki; Kubilay Yılmaz hem Terme Tersanesi’nin sahibi olduğu “Katiusha” isimli gemiyi satmış hem NB05 isimli gemiyi de üzerine geçirmiş.

En can alıcı nokta ise; Kubilay Yılmaz’ın sahibi olduğu Bozkurtlar Denizcilik’in kısmi bölünme evraklarında görünen adresi Yıldırım Demir Çelik A.Ş. ile aynı.

Bu olayların ortaya çıkmasından sonra söz konusu NB05 isimli gemi apar topar Terme Tersanesi’nden kaldırılıp 2023 yılının Ekim ayında Yalova’ya getiriliyor. Merhum Hasan Öztürk’ün oğlu Emir Öztürk tarafından gemi tespit ediliyor ve böylelikle bağlatılıyor. Bu sebeple söz konusu geminin üçüncü kişilere devri mahkeme kararıyla yasaklanıyor.

Birden ortaya çıkan ortaklar

Karaca ve Öztürk tarafının hiç tanımadığı Tuğrul Torunoğlu isimli şahıs Erkan ve Sevim Zorlu tarafından Terme Tersanesi Yönetim Kurulu’na tüm itirazlara rağmen seçiliyor.

Tüm bu devir ve icra süreçlerinin yoğunlaşma dönemi ise Millî Emlak Komitesi’nin üretim teşviki kapsamında hibe edilen arazilerde hâkim hissenin devredilememesine yönelik kararının 2019 yılında kaldırılmasına denk geliyor. Şirketin pay defterinde açıkça belirtildiği gibi hâkim hisse devrini yapması gereken Erkan Zorlu ise Karaca ve Öztürk tarafının bu konunun yönetim kurulunda görüşülmesi üzerine toplantı yapılması taleplerini görmezden geldiği gibi açılan davaların da hiçbirisine katılmıyor. 

Ofiste bulunan gizli not

Olayları ortaya çıkartan şey ise geçirdiği ani beyin kanaması sonucu 2022 yılında vefat eden Hasan Öztürk’ün ofisinde bulunan bir kâğıda el yazısı ile yazılmış notta yer alan “Yıldırım Bozkurt’un teklifi”.

Kâğıtta yazan notta, şu madde madde sıralanmış şekilde bilgiler yer alıyor;

1. Katiusha satılacak

2. Kalan para + 2

3. Erkan (Zorlu) çıkacak, Tuğrul (Karaca) çıkacak.

4. NB05 satılacak, Tüm alacaklar

5. Tersane satılacak, kâr bölüşülecek.

Babasından kalan kâğıdı olduğu gibi savcılığa veren Emir Öztürk’ün bu başvurusundan sonra geniş kapsamlı bir inceleme başlatılıyor ve yapılan bütün işlemler savcılık tarafından resmî olarak tespit ediliyor. 

Savcılık tarafından hazırlatılan Bilirkişi Raporu’nda yer alan ilginç bir gelişme daha var; Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin hesap durumunu belirten bir ‘excel’ dosyasında sadece ‘borç ve alacak’ kısımlarının yer aldığı ‘bakiye’ hakkında ise herhangi bir bilginin bulunmadığı. Daha sonra yapılan baskılar üzerine bu defa bir ek rapor paylaşılıyor ve alacaklı gözüken Yıldırım Demir Çelik A.Ş.’nin aslında Terme Tersanesi’ne 1 milyon 835 bin 262,53 dolar borçlu olduğu anlaşılıyor.

Olayların savcılık nezdinde büyümesinden ve resmiyet kazanmasından sonra ise tarafların Erkan Zorlu ile bağının olduğunu iddia ettiği ve tersanede yetkiliymiş gibi duran Engin Göncü isimli bir şahsın Karaca ve Öztürk ailesine yönelik çeşitli tehditleri başlıyor. Bu tehditleri de doğrudan savcılığa ileten ortaklar yetkililerin gerekli tedbirleri almasını hâlâ bekliyor.

Yetkililere çağrı!

Mağdurların sözlü ve yazılı beyanları, elde ettiğimiz banka dekontları ve çeşitli resmî belgelerle gelinen bu noktada; pek çok kişinin mağdur edildiği, ‘mala çökme’, ‘haksız kazanç sağlama’, ‘dolandırıcılık’, milyonlarca liralık ‘vergi kaçırma’ ve ‘paravan firmalar üzerinde borcun bırakılması ve vergi muafiyetinin tek firmada toplanması’ gibi her biri ayrı ayrı büyük suç olarak nitelendirilebilecek olayların yer aldığı bir organize yapıdan söz etmek mümkün. Bu nedenle MASAK, Cumhuriyet Savcıları, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB), UAB SAMSUN Liman Başkanlığı, Gemi Sicili Müdürlüğü yetkililerini bu özel haberimizi dikkatle okuyup gerekli incelemelerde bulunmaya davet ediyoruz.

Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde bu gibi organize kötülüklerin elde edilen belgelerle aleni bir biçimde ortada olmasına rağmen hâlâ herhangi bir yaptırıma maruz kalmamış olmasını kabul edilemez buluyor, yetkililerin gerekli önlemleri alacağını ümit ediyoruz.

Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın