ABD’nin stratejik körlüğü: Askerî güç kullanarak teşebbüs edilen Büyük Orta Doğu Projesi

MDN Editör
Kurmay Albay (E) Dr. Mehmet Alkanalka

Kurmay Albay (E) Dr. Mehmet Alkanalka ABD’nin Orta Doğu’daki vaziyetini MarineDeal News okurları için yazdı

ABD’nin 2022’de yayımladığı en güncel Millî Güvenlik Strateji Belgesinde; ABD dış politikasının 21’inci yüzyılın ilk 20 yılında ağırlıklı olarak Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan tehditlere odaklanması eleştirilmiştir (Beyaz Saray, 2022). Bunun sorumlusunun ABD Savunma Bakanlığı olduğu, ABD Savunma Bakanlığı’nın askerî güç kullanarak rejim değiştirme politikalarının çoğunlukla başarısız olduğu da vurgulanmıştır (Beyaz Saray, 2022). Bu kapsamdaki belgenin “Orta Doğu’da Gerginliği Azaltma ve Entegrasyonu Desteklemek” başlığı altındaki “Son yirmi yılda, ABD dış politikası ağırlıklı olarak Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan kaynaklanan tehditlere odaklandı. …kuvvete ve rejim değişikliğine gerçekçi olmayan bir inançla desteklenen askerî merkezli politikalar…” ifadeleri oldukça anlamlıdır (Beyaz Saray, 2022).  Aslında Büyük Orta Doğu Projesi adı altında askerî güç kullanarak rejim değiştirme kapsamında eleştirilen ABD Savunma Bakanlığı’nın 2018 yılında dolaylı olarak askerî güç kullanarak rejim ve sınır değişiklikleri stratejisinin yanlışlığı şu ifadelerle belirtilmiştir; “Stratejik bir körelme döneminden çıkıyoruz, rekabetçi askerî avantajımızın erozyona uğradığının farkındayız.” (ABD Savunma Bakanlığı, 2018).

ABD Savunma Bakanlığı bildiğimiz kadarıyla ABD’nin Başkomutanı, ABD Başkanı’nın emirlerini ABD Kongresi’nin denetiminde ve izniyle yerine getirmektedir. Madem bizzat ABD Başkanı bu stratejinin yanlışlığını kabul ederek ABD Savunma Bakanlığı’nı suçluyor, ABD Savunma Bakanlığı’nın bir ân önce Suriye ve Irak’taki devlet dışı vekillerine verdiği desteği geri çekmesi gerekmektedir.

ABD’nin Irak’ta nükleer silâh olduğu gerekçesiyle 2003’te işgali sonrası 2005’te Irak’ta silâhların gölgesindeki referandum ile Anayasa değişikliğine gidilmiştir. Yeni Irak Anayasası’ndaki bazı maddeler şunlardır:

  • Krizden yeni çıkan biz Irak Halkı cumhuriyetçi, federal, demokratik, çoğulcu bir sistemle geleceğe güvenle bakıyoruz.
  • Irak birçok milletin, dinin ve mezheplerin yaşadığı bir devlettir ve Arap Birliği’nin kurucusu ve aktif üyesidir.
  • Arapça ve Kürtçe Irak’ın resmî dilleridir.
  • Kürdistan bölgesindeki federal ve resmî kurum ve kuruluşlar her iki dili de kullanacaktır.

ABD hem iç hem de uluslararası kamuoyundan gelen “gereksiz savaş” eleştirileri üzerine Irak’ı işgali sonrası Suriye’de farklı ve dolaylı bir strateji ile devlet dışı aktörlerle vekâlet savaşlarını yürürlüğe soktu. Bu konuda ABD Savunma Bakanlığı’nın geçmişten beri devam ettirdiği gayrinizamî harp uygulamalarını devam ettirdiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamdaki vekâlet savaşlarını dönemin ABD Başkanı Eisenhower, “dünyanın en ucuz sigortası” olarak tanımlamıştır (Mumford, 2013:40). Vekâlet savaşlarında gelişmiş tanksavar silâhları, ileri teknoloji ürünü hava savunma füzeleri ve bunların eğitimleri son dönemlerde önem kazanmıştır (Gök, 2021:732). Dönemin ABD Merkez Komutanı Orgeneral Votel Suriye’de Türkiye ile aralarında bir anlaşmazlık olduğunu, Türkiye’nin YPG’yi ve Suriye’deki Kürtleri uzun süredir “savaştığı” PKK’nın bir uzantısı olarak görmesine rağmen ABD’nin ortak olarak gördüğünü, bu anlaşmazlığın giderilemediğini ifade etmiştir (Votel, 2018:37).Medyaya düşen “Amerikalı bir albayın PKK/PYD’yi Türkiye’ye karşı saldırması için hazırladıkları” haberi konunun ne kadar büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha teyit eder niteliktedir.

ABD’nin askerî güç kullanarak işgal ettiği Irak’ta yapmış olduğu anayasa değişikliği ile bölgedeki devletleri çok milletli federatif yapılara bölme projesine Suriye’de vekiller ile devam etmeye çalışacağı değerlendirilmektedir. Bununla birlikte bunun karşısında durabilecek tek güç geçmişte emperyalizme karşı başarı kazanmış Türk Kurtuluş Savaşı ile kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Türk Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye, hem içeride iç isyanlar ile hem dışarıda İngiltere, Fransa, İtalya ile hem de İngiltere’nin vekil devlet olarak Yunanistan’a karşı eş zamanlı olarak “Ya istiklâl ya ölüm” parolası ile ölüm-kalım savaşı vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk odak noktasını iç cepheye verdiğini şu sözleriyle açıklamıştır, “Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir… Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin çöküşüdür.” (Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, 2022).

Geçmişte Fransızlara karşı savaşan Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa ile Hatay başta olmak üzere sınır illerimizde iç cepheye yönelik büyük demografik sorunlar bulunmaktadır. Mevcut konjonktürde ne Afganistan’da ne Suriye’de bir savaş bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin hızlıca Suriye, Afganistan başta olmak üzere kitlesel göç konusunu ilgili devletler ile görüşmesi, iç cephesindeki suni politik bölünmüşlüğü de artık sonlandırması gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası’nın 4’üncü Maddesi, “Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” hususu ise iç cephenin en önemli harcıdır. Bu anlamda değişmesi teklif dahi edilemeyecek Madde 3’teki, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” ifadesi ABD işgali sonrası hazırlanan Irak Anayasası’ndan ayrışmaktadır.

Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın başlangıcında yer alan: “Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve  “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu; …TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.” ifadelerindeki konunun Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet edildiği hükmü Anayasa’daki değiştirilemez maddelerin hepimizin ortak sorumluluğu olduğunu göstermektedir.

Mehmet Alkanalka kimdir?

Kurmay Albay (E) Dr. Mehmet Alkanalka, Kara Harp Okulu’ndan Devre Birincisi olarak 1991’de mezun oldu. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda Teğmen ve Özel TİM Komutanı olarak Cudi Dağı’ndaki çatışmalara katıldı, güneydoğu ve Irak’ın kuzeyinde ve neredeyse bütün bölgelerde görev yaptı. 

Kurmay Binbaşı rütbesindeyken Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in özel sekreterlik görevini yaptı. Sofya Askerî Ataşeliği, Barış Gücü Tugayı Kurmay Başkanlığı ve 3’üncü Özel Kuvvetler Alay Komutanlığı gibi görevlerinin ardından 24 yıl boyunca her yıl 100 tam puan sicil ortalaması ile girdiği 2014 Yüksek Askerî Şûra’da terfi edemeyince istifa kararı aldı. Mecburi hizmet gerekçesiyle istifa ettirilmeyince 3’üncü Ordu İstihbarat Başkanlığı’na atandı. 2015 Yüksek Askerî Şûra’da da terfi ettirilmeyince 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden 11 ay önce istifa etti. 

Alkanalka görev süresi boyunca sahip olduğu Madalya ve nişanları arasında; Arnavutluk Cumhurbaşkanı Madalyası, Bulgaristan Devlet Nişanı, AB Hizmet Madalyası (Bosna-Hersek’teki EUFOR Althea görevi), ABD kurs madalyaları, genelkurmay başkanları ve orgenerallerden sayısız şerit rozet ve takdirnameler ile TSK Üstün Hizmet Şerit Rozeti (Mümtaz terfi) bulunuyor.

Lisans eğitimini Kara Harp Okulu’nda Devre Birincisi olarak 1991’de tamamlayan Alkanalka, yüksek lisansının ilkini ‘Kara Harp Akademisi-İstanbul, Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Güvenlik’ üzerine, ikinci yüksek lisansını ODTÜ – Ankara’da ‘Enformatik Enstitüsü Modelleme ve Simülasyon’ üzerine tamamlarken, doktor unvanını Uluslararası İlişkiler (İngilizce) alanında Kadir Has Üniversitesi’nden aldı.

ABD’nin millî güvenlik strateji belgeleri başta olmak üzere uluslararası terörle mücadele konusunda onlarca doküman analiz eden Alkanalka’nın bu konuda teknik birçok kitap ve makaleleri bulunuyor.

Dr. Alkanalka iyi derecede İngilizce ve Fransızca biliyor.

Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın