Öncelikle yazıma başlamadan önce fuar iştirakçisi Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ)’nin Ankara’daki tesislerine terör örgütü PKK tarafından yapılan hain saldırı sonucunda şehit olan 5 vatandaşımızı rahmetle anıyor ve 22 yaralımıza acil şifalar diliyorum. Terörün her türlüsünü lanetliyorum.
Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı SAHA EXPO 2024, 22-26 Ekim tarihleri arasında Atatürk Havalimanı karşısında yer alan İstanbul Fuar Merkezi’nde 121 ülkeden 1478 firmanın katılımı ile tamamlandı.
Kim kiminle ne konuda anlaştı ne gibi anlaşmalar yapıldı, bunları SAHA EXPO yönetimi Fuar sonuç raporunda kapsamlı açıklayacaktır.
En baştan başlamakta ve sistem yaklaşımı içinde incelemekte fayda var
Genel itibarıyla firma yetkililerin birbirleriyle iletişimine imkân sağlaması, yeni gelişmelerin sergilenmesi, savunma firmalarının kendilerini geliştirmesine imkân sağlaması, harp silâh ve araçlarının geldiği noktanın görülmesi, askerî ve sivil personelin harp silâh ve araçları konusunda bilgi ve görgüsünün artmasına imkân sağlaması, ülkeler arasında savunma sanayi işbirliğinin geliştirilmesi gibi konularda çok faydalı bir fuar olduğunu belirtelim.
Bütünü inceleyelim…
Fuara giriş ve çıkışlar İstanbul trafiğinin fuar bölgesine misli ile yansımasıyla yoğun ilgi şeklinde açıklanabilir. Organizatörlere tavsiyem fuar bölümüne gösterdikleri ilginin bir kısmını fuar dışına da göstermeleridir. Protokol araçları için ayrı bir giriş yolu planlanması veya giriş turnikelerinin çoğaltılmasıyla (Bu Fuar işletmecisinin sorumluluğunda) bu karmaşa ve vakit kaybının önüne geçilebilir. Aynı yolları kullanarak gelen vatandaşın protokol olmadığı için yoğunluktan Fuar alanına alınmaması kabul edilemez. Her vatandaşın vakti kıymetli. Herkesin aynı yerden girmeye çalışmaması için fuar için gönderilen davetiyelerle bu süreç daha iyi planlanabilir bu nedenle sade vatandaş (katılımcı/ziyaretçi) için organize edilmeyen park sorunu fuarın can sıkıcı yanıydı. Ancak, ziyaretçi ve katılımcıların birbirlerine nezaketli yaklaşımlarıyla destek olması görgülü ve eğitimli bir hedef kitlenin olduğunu gösteriyordu, bu da iyi yanıydı.
Fuarın protokol açılışı yine bir kargaşa ve hengâme ile de olsa kendi çapında görkemli sayılabilecek nitelikteydi. Yapılan konuşmalar birbirini tekrar eden nitelikte ve bazıları oldukça uzun olduğu için sıkıcı bir hâl aldı. Fuar uluslararası bir fuar fakat bütün konuşmalar iç siyasete yönelik mesajlar içeriyordu ve bu konuşmalar yabancı heyetler önünde yapıldı. “Millî ve yerli savunma sistemleri” ile hükûmet üyelerinin makamlarını muhafaza için klasik bir parola hâlini almış, kişinin temsil ettiği makamın özgül ağırlığını adeta bile isteye taca atan “sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde” vurgusunun her konuşmacı tarafından tekrar tekrar ifade edilmesi uluslararası fuar açılışına yakışmadı. İki Devlet Bakanı, Savunma Sanayi Başkanı ve Fuar Organizasyon Komitesi Başkanlarının konuşmaları siyasi ve iç politikaya yönelik mesajlardı. İHA ve SİHA vurgulu olsa da genel durumu açıklayan konuşma, savunma sanayinin bütününü içeren ihracat rakamları savunma sanayimizin önemi açısından dikkat çekiciydi. Bu da Türk Silâhlı Kuvvetlerimizin kuvvet ve gücü ile yerli mühendislik ve üretim gücümüzün tanıtımına katkı sağladı. Yerindeydi.
Dinlenme ve ihtiyaç alanları hariç 8 salona taksim edilmiş bir düzen vardı. Yeme ve içme alanları her dakika doluydu, dinlenmek için sandalyeler yetersiz kaldı. Yeme içme büfelerinde fiyatlar her zamanki gibi cep yakıyordu. Deniz, hava ve kara temelli her bir firma ve kuruluşa belirli bir stant bölgesinin verildiği, reklam ve sergi için firmaların kendi düzen ve sistemlerini kurdukları, tanıtım ve görüşmelere imkân sağlayan bölümlerin de bulunduğu alanlarda fuar icra edildi. Gayet iyi planlanmıştı. Stantların kendi özel etkinlikleri, çerçeve anlaşması vb. hakkında anonsların duyulması için desibel yetersizdi ya da aynı anda her salonda yapılmadı. Bu Türk Silâhlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı himayesinde yapılan IDEF Savunma Sanayi Fuarı’nda çok iyi yapılıyor. Örnek alınabilir. Esasen alıcı ziyaretçiler, dost ve müttefik ülkelerin stantla katılımları, askerî/ticari ataşeler ve heyetlerin çeşitliliği IDEF’te ileri seviyede. Hâl bu olunca bu ekonomik krizde yerli katılımcılar ekonomik olarak iki fuarda birden yer almakta zorlanmıyor mu? Verimlilik ve geri dönüşler açısından bu fuar IDEF’e göre üstte de saydığım teknik ziyaretçi çeşitliliği açısından katılımcıları tatmin etti mi? Buna özel sektör yetkilileri karar verecekler.
Sanıldığı gibi sadece özel sektör firmalarının değil devlet kurum ve kuruluşların tanıtımlarının da yapıldığı stantlar mevcuttu. Millî Savunma Bakanlığı, Kuvvet Komutanlıkları, Azerbaycan Savunma Bakanlığı, İngiltere Savunma Bakanlığı stantları ilk göze çarpanlar arasındaydı.
Millî Savunma Bakanlığı içinde standı yer alan Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza ilgi üst seviyedeydi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Dr. Ercüment Tatlıoğlu diğer Kuvvet Komutanlarımızı da DzKK’ya ayrılan alanda ağırladı. Tatlıoğlu’nun astlarıyla birlikte tüm stantları ziyaret etmesi ve ürünlere ilgi göstermesi katılımcıları memnun etti. Bunun nedeni Deniz Kuvvetlerimizin Stratejik Hedef Planı (SHP) içinde proje ve zaman yönetimini etkin, verimli, süratli kullanması ile denizcilikte dayanışma, sosyalleşme ve ahde vefa gibi Türk’ün mayasındaki köklü değerlerin yaşatılmasına bağlılığın yanı sıra en başta kararlı duruşu sayılabilir. Kanıtı ise MİLGEM ve peşi sıra gelen onca yerli üretimin ülke ekonomisine katkısındaki payları, daha önemlisi bilginin gelecek nesle aktarımı Deniz Kuvvetlerimizin takdire şayan başarısıdır. Şimdi sıra eş zamanlı TF 2000 ve MİLDEN’de… Heyecanla bekliyoruz.
Fuarda yerli firmaların dışında Çin, Azerbaycan, Ukrayna ve bazı Arap ülkelerinin firmaları öne çıkanlardı. Harp silâh araç ve gereçlerinin yanı sıra bunlara destek sağlayan yan sanayi ürünleri, mühimmat firmaları, çelik ve alüminyum firmaları, telsiz sistemleri, kablo sistemleri, askerî tekstil ve koruyucu ürünleri kapsayan firmaların faaliyetleri de fuarın ilgi çeken standlarıydı.
Basın yayın yoluyla daha önce sıkça görünür olmuş firmaların daha fazla ilgi görüyor olması da çok doğal bir süreç olarak gözüken gerçeklerdendi. Bu fuarda “SADAT” standını görmediğimi eklemeliyim.
Silâha göre mi konsept, konsepte göre mi silâh?
Bu başlık altında ele alınacak hususların aslında ayrı bir yazı konusu olması gerek. Ancak bu fuar özelinde kısaca bahsetmekte fayda var.
Fuar alanında firmalar incelendiğinde üç ana konu üzerine üretim yaptıklarını görmek mümkün. Birincisi, muharebe sahası tahayyül edilerek, muharebe konseptleri dikkate alınarak yaratıcı yazılım sistemleri ile Türk mühendisleri tarafından geliştirilmiş deniz, kara, hava temelli ürün/platform konseptleri ve yardımcı unsurlar; ikincisi, birliklerin malzeme kadroları göz önüne alınarak bu alandaki sistemleri geliştirmeye yönelik üretilen ürünler; üçüncüsü tamamıyla muharebe konseptleri dışında fakat herhangi bir çatışma esnasında kullanılabileceği değerlendirilen harp silâh ve araçları.
Birinci tür, muharebe sahası canlandırılması sonucu üretilen ürünler olup örnek olarak amfibi özelliklere sahip Zırhlı Muharebe Araçları (ZMA) veya Zırhlı Personel Taşıyıcılar (ZPT), çeşitli çap ve özellikte menzili artıran özellikte Torpido, Tank, Top, Obüs, Havan mühimmatları, barut cinsleri, kara ve deniz mayın arama ve tespit cihazları ile bunların yan ürünleri sayılabilir. Mevcut muharebe talimnamelerinde yazan konseptler ile tamamıyla uyumlu çalışmalar olup buna katkı sağlamaya yönelik çalışmalar.
İkinci tür, ürünler birliklerin malzeme kadroları esas alınarak daha nitelikli malzemeler ile bunları geliştirmeye yönelik harp silâh ve araçları olup bunlara örnek olarak; mühimmat sistemleri, kamyonları, mühimmat depolama araçları, obüsler, havanlar, hafif silâhlar, makineli tüfekler, optik cihazlar, kablo sistemleri, uçaksavarlar ve tekerlekli personel taşıyıcı araçlar, yine yukarıda bahsedilen daha klasik ZMA ve ZPT’ler.
Üçüncü tür, klasik muharebe konseptleri dışındaki ürünler. Bunlar için örnek olarak daha çok dron sistemleri ön plana çıkıyor. Silâhlı dronlar ve kamikaze dronlar klasik harp konseptleri dışında deniz ve kara sistemlerinde kullanılabilecek ürünler olarak öne çıkıyorlar.
Askerî danışmanların önemi
Klasik konseptler açısından yaklaşıldığında ana hatları ile harp silâh araçlarının başlıca özelliklerinin kolay kullanılması (ergonomik olması), az bakım gerektirmesi, uzun süre muharebe şartlarında görev yapabilir olması, etkin ve verimli olması, çok fonksiyonlu olmaları, saha/arazi şartlarında kolay gizlenebilir ve zor tespit edilebilir olması en önemli özellikleridir.
Fuar esnasında dikkatimi çeken husus ise özellikle yeni üretilen bazı harp silâh ve araçlarının arazide kolay tespit edilmeye müsait oluşlarıdır. Yüksekliği 2,75 metre olan bir Leopard Tankı’nın tanksavar silâhlarına hedef olması ile yüksekliği 3,25 olan M 60 Tankının tanksavar silâhlarına hedef olma ihtimâli takdir edersiniz ki çok farklıdır. Dağ gibi ZPT ve ZMA’ların gösterişi ve heybeti harika. Ya muharebe sahasında kullanılması?
Bu nedenle savunma sanayi firmalarının mühendisler kadar sahada görev yapan tecrübeli personelden istifade etmeleri de bir o kadar önemlidir. Aksi takdirde mühendislik harikası olan, çok iyi planlanmış ve üretilmiş bir üründen sahada istenilen verim alınamayabilir.
Bu tür fuarların siyaset üstü olarak kabul edilerek daha çok uluslararası özellik kazandırılmasının, ayrıca daha çok NATO ülkesinin stand açması sağlanarak ürün çeşitliliği ve mukayesesinin sağlanmasının organizasyonun başarısını artıracağı kesindir.
Ulu Önderimiz Atatürk’ün dediği gibi “Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır, çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir.”
Bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum. Bir yenilik devlet desteklediğinde ve kararlı olunduğunda büyüme çok hızlı ve istikrarlı oluyor. Denizci devlet olmak istiyorsak devlet aklıyla, desteğiyle devreye girmelidir. Bu vesileyle bir önerimi de ticari bahriye yetkililerimizin dikkatine sunuyorum. Bu noktada 8 ayrı Bakanlıkla muhatap olan ama başta Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB) yetkilileri ile yıllardır dirsek temasındaki sektörümüzün yarı kamu çatı kuruluşu İMEAK DTO ve sektörümüzün köklü STK’larının desteklediği bir Fuarın çok kapsamlı ve verimli büyütülmesi artık düşünülmelidir. UAB bütüncül deniz ve denizcilik gücümüzün uluslararası alanda büyümesi için İMEAK DTO sahipliği ve koordinesinde olan mevcut Fuarı “destekleyen” konumunda elini taşın altına koymalıdır. Ki fikri liderimiz Atatürk’ün deniz/denizci/denizcilik/deniz ticareti/deniz savunma vizyonuna bütüncül erişebilelim. Bu konuda katalog seviyesinde bir çalışma yapıp Odamız yönetimine ve dahi Fuar Komitesine sunmuştum. Güncellenip faydalanılabilir.
Bir vizyon belirlenip yeter ki kısır politik çatışmalardan ve emperyalistlerin oyunlarından korunsun. Türk milleti her şeyin en iyisini yapabilecek kapasitedir.
Tek Kahramanım Mustafa Kemal Atatürk…
Seni çok seviyorum. Fikirlerin ebediyete kadar benimle. Her ân emanetin eserlerinin kıymetinin ne denli hayati önemi haiz olduğunu yeniden anlıyorum, yeniden aydınlanıyorum. Bu kasımda da yürekten saygımı, enginlere sığmayan kocaman sevgimi arz etmeye, içimi tek sana dökmeye, dertleşirken kâh ağlayıp kâh tebessüm etmeye, en derin minnetle bu dinmeyen özlemimi yüksek huzurunda sessizce sunmaya geleceğim. Bu 10 Kasım’da da çok yaşa canım Atatürk…
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.