IDEF Savunma Sanayi Fuarı’na rekor katılım

MDN İstanbul

IDEF2015Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfı tarafından 5-8 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı “IDEF’15” yoğun bir katılıma sahne oldu. 53 ülkeden 781 firma ve firma  temsilcisinin katılımı ile 4 gün süren IDEF’15’i  76 ülkeden 123 heyet, 1 uluslararası kuruluş ve 493 heyet üyesi ziyaret etti. Dünyanın en büyük 4 Savunma Sanayi Fuarı arasında gösterilen fuarda, tedarik makamları, katılımcı firmalar ve yabancı heyetler arasında gerçekleşen 2230 randevulu görüşme ile önemli ticari bağlantılar kuruldu. İki yılda bir yapılan ve bu yıl 12.si düzenlenen IDEF’15’e denizcilik sektörü de yoğun ilgi gösterdi.

LPD’de imzalar atıldı
Fuar kapsamında imzalanan birçok proje ve anlaşma arasında denizcilik sektörü açısından en dikkat çekici olanı Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) ile Sedef Gemi İnşaatı Sanayi AŞ arasında yapılan Havuzlu Çıkarma Gemisi (LPD) Projesi’nin sözleşmesi oldu. 7 Mayıs 2015 tarihinde imzalanan sözleşmeyle SSM’nin açtığı ihaleyi 27 Aralık 2013 tarihinde kazanan  Sedef Tersanesi resmi olarak projeye başlamış oldu.

LPD gemisi; Ege, Karadeniz ve Akdeniz harekat alanları ile Hint Okyanusu ile Atlantik Okyanusu’nda kullanılabilecek olup Türk Deniz Kuvvetleri’nin idari ve lojistik görev fonksiyonlarına katkı sağlayacak. Tam yüklü deplasmanı 27,436 ton olacak gemi 231 metre boyunda ve 32 metre genişliğinde olacak ve sac kesme işlemlerine 2016 yılının başlarında geçilmesi bekleniyor. Sedef tersanesi İspanyol Navantia firmasının ATHLAS 26,000 tasarımını baz alan bir LPD’yi kendi tersanesinde üretecek. ATHLAS 26000 tasarımı İspanyol Deniz Kuvvetleri’nde Juan Carlos I adı ile hizmet veriyor. Avustralya için ise bu tasarımın bir türevi Canberra sınıfı iki gemiden ilki hizmete girdi, ikincisinn ise donatımı devam ediyor.

Proje konusunda bilgiler veren Sedef Tersanesi İdari İşler Müdürü Sualp Keser, bu dev gemiyle ilgili makine ve tedarik anlaşmalarını tamamladıklarını belirterek projeye başlamaya bütünüyle hazır olduklarını belirtti. “Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterindeki en büyük deniz platformu olacak bu LPD Projesi’nin ön hazırlık işlemlerini tamamlayıp sözleşmeyi imzaladığımız için çok mutlu ve gururluyuz. Uzun bir süreç oldu ancak en doğru dizayn ve ekipmanların seçildiğine inanıyorum. Dünyada daha önce 3 adet inşa edilen bu dev platformların dördüncüsü Türk donanmasında olacak. Geminin dizaynını daha önce İspanya Donanması için yapılan LPD gemisinin tasarımcısı İspanyol Navantia firmasıyla beraber çalıştık. Avustralya’da da benzer tasarıma sahip iki gemi inşa edildi. Bizim inşa edeceğimiz platform kabuk olarak onlarla aynı ancak silah sistemleri Türk Donanması’nın isteklerini karşılayacak şekilde dizayn edildi. Sac tedariğinin ardından 2016 yılında başlayacağımız LPD’nin inşasının 71 ay sürmesi planlanıyor, 2021-2022 civarında teslim edeceğiz.”

İnşa edilecek platformun teknoloji ve dizayn açısından üstünlüklerinden övgüyle bahseden Keser, “LPD 1200 personel istihdam kapasitesiyle birlikte helikopterleri, dikine iniş kalkış yapabilen uçakları, insansız hava araçlarını, tanklar ve farklı tipte araçları, ana üs desteği olmadan kriz bölgelerine taşıyabilecek ve havuzunda taşıyacağı çıkarma araçları ile çıkarma operasyonlarına katılabilecek” diyerek proje tamamlandığında Türkiye’nin deniz gücünün dünya denizlerinde temsiline katkı sağlayacağını vurguladı.

“Araç ve personel taşıma kapasitesi, komuta kontrol kabiliyetleri, gündüz ve gece helikopter harekatı yapabilmesi ve kapsamlı sağlık hizmetleri imkanıyla çok amaçlı dev bir gemiden söz ediyoruz. Havuzlu Çıkarma Gemisi (LPD) gerektiğinde bünyesinde yer alan tam teşekküllü hastane sayesinde doğal afet yardımı, insani yardım ve mülteci tahliye harekatları kapsamında tıbbi destek için kullanılabilecek. Gemi bünyesine konuşlanalen 4 adet LCM veya 2 adet LCAC ile araç güvertelerinde mevcut tankların, ZAHA’ ların zırhlı ve diğer tekerlekli araçların harekat bölgesine taşınmasına imkan sağlayacak. Bahse konu harekat için 70 m uzunluğunda ve 17 m genişliğindeki gemi havuzu kullanılacak.”

Türk Loydu tarafından klaslanacak LPD Projesi kapsamında, Aselsan-Havelsan İş Ortaklığı tarafından, STAMP VE STOP Silah Sistemleri Savaş Yönetim Sistemi Entegrasyon ve İşletim Yazılımı Genesis-Advent, Radar Elektronik Taarruz ve Karşı Tedbirleri sistemlerini içeren Elektronik Harp Suiti, Kızıl Ötesi İz Takip Sistemi, Elektro Optik Dayrektör, Torpido Karşı Aldatma Sistemi gibi sistemler de milli olarak geliştirilecek.

İstanbul Tersanesi’nde işler yoğun
Tamamladığı başarılı gemi inşa projeleriyle dikkat çeken SNR Holding’e bağlı İstanbul Denizcilik Gemi İnşa Sanayi ve Ticaret A.Ş. Askeri Projeler Koordinatörü Taner Akkaya MarineDeal News’a yaptığı açıklamada tersanenin oldukça yoğun bir dönemden geçtiğini ifade ederken dünyada değişen ihtiyaca göre farklı gemi modellerine yöneldiklerini kaydetti.

“Şu an SSM için bir adet sismik gemi, iki arama kurtarma gemisi ve bir denizaltı inşa projesine devam ediyoruz. Bir yandan da Sahil Güvenlik Botları’nın iyileştirmesi projesini yürütüyoruz. Geçtiğimiz yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı teslim ettiğimiz Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi (MOSHIP) ve Kurtarma ve Yedekleme Gemisi (Rat-Ship) Projeleri’nin ardından başka ülke donanmalarından da bu tip gemilere ilgi oldu. Bizim önceliğimiz yurt içinde gerçekleştirdiğimiz başarılı projelerin referansıyla yurt dışına ihracat gerçekleştirmek. Şu an dünyada büyük bir savaş yok ancak insan kaçaklığı, uyuşturucu kaçaklığı, korsanlık, gaz platformlarının ve enerjinin korunması önemli problemler. Bu da bu alanlarda büyük bir varlık göstermeyi gerektiriyor. Özellikle bin ile 4 bin ton arası denize dayanıklı offshore gemilerine çok fazla ihtiyaç var. Bu gemiler barış ve gerginlik döneminde de destek gemileridir. Türkiye de bu alanda önemli işler yapmış bir ülke.”

Yüzde 100 yerli gemi inşasının mümkün olmadığını belirten Akkaya “Önemli olan yüzde 100’ünü kontrol edebildiğiniz bir yerlilik” olduğunu söyleyerek dizayn ve yazılım konularında ürünler geliştirmenin önemini vurguladı. “Neticede petrolümüz tamamen dışardan geliyor. Yerlilikte kaçıncı kırılıma gittiğiniz çok önemli. En sonunda her şey dışurıdan gelen enerjiye dayanıyor. Önemli olan yazılımı ve dizaynı elinizde tutmanız. Gemi inşada önemli hususlardan biri dizayn yeteneği kazanmaktır. Bence şu an tamamı yerli parça yapmak, top üretmek mümkün değil ama dizaynı yüzde 100 yerli yapabilirsiniz. Onun için ürünlerin yerli olmasından ziyade, yüzde 100’ü kontrol eden yerliyi istemek daha doğru olur.

Gemi makinesi üretimi için de aynı durum geçerli. Ana makine çok küçük kilovattan çok büyük kilovata kadar giden geniş bir segment. Bütün bu geniş bandın hepsini imal etmek kısa vadede mümkün değil. İhtiyaçlar önceden belirlendiğine göre bu plandaki ihtiyaçları öncelikli olarak karşılayacak makineler üretilebilir. Bunlar büyük stratejik kararlar, değerlendirilip ona göre karar verilir. İhracat olanağı olan hem dizel makinelerde hem de sevk sistemlerinde kullanılabilen makineler üretmek gerekir. Devlet bu konulara stratejik olarak yaklaşır ve kendisi için en doğru kararları alır.”

“Hedef Batı’ya ihracat yapmak olmalı”
Askeri gemi üretimi yapan tersaneler için en büyük referansın kendi silahlı kuvvetleri için üretilen gemiler olduğunu vurgulayan Akkaya, devletin bu konuda yerli tersanelere önemli bir destek verdiğini belirtti. “Yabancı müşteriye karşı en büyük reklam kendi silahlı kuvvetlerine ürün teslim etmektir. Savunma sanayinin en büyük itici gücü siyasi destektir. Ülkemizin yönetimi, ekonomisi güçlüyse ürettiğiniz ürünü satarsınız. Güçlü bir devlet, güçlü bir yönetim. Türk Silahlı Kuvvetleri dünyadaki en saygın kurumlardan biri ve prosedürleri de çok ağır. Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri’ne gemi vermeyi becerebiliyorsanız bu size önemli bir saygınlık kazandırır ve birçok kapıyı açar. Bizim tersanelerimizin askeri alandaki uzun vadeli hedefi Batı’ya gemi satmak olmalı.

Yan sanayi firmaları için de benzer şeyleri söyleyebilirim. Bir gemide 80 binin üzerinde konfigürasyon elemanları vardır. Tersane, bu elemanları bir araya getirip uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlamak zorundadır. 80 bin elemanın bakımını ve tutumunu sağlayacak sistemi kurmak zorundadır. Bu kadar insanın bir arada çalışacağı dizaynı yapmak zorundadır. Burada herkes olaya kendi açısından bakıyor, saygı duyuyoruz. Fakat silahlı kuvvetlere verilen bir harp gemisinde bazı riskler almaktansa oraya en iyisi parçayı koymak çözümdür. Ben yerli sanayinin kendilerine verilen destekten memnuniyet duyduklarını biliyorum. Savunma Sanayi Müsteşarlığı zamanında,doğru ve standartlara uygun üretim yapan yerli sanayini her zaman destekledi ve desteklemeye devam ediyor.”

Bunu Paylaşın