Angellini: ‘Türkiye bizim için çok önemli bir ülke’

MDN İstanbul

Astaldi Türkiye Genel Müdürü Olivio Angellini şirketin Üçüncü Boğaz Köprüsü başta olmak üzere Türkiye’deki yatırımları ve projeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu

Türkiye’de Kadıköy-Kartal metro projesini tamamlayan Astaldi; Üçüncü Köprü ve Gebze-İznik otoyolu gibi birçok önemli otoyol projesini de üstlenerek, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda hedeflediği ulaşım ağına kavuşmasında önemli katkı sağlamaya devam ediyor.
Profosyonel iş hayatına Türkiye’de başlayan Olivio Angellini Meksika, Çin, Pakistan, ve Cezayir’de birçok önemli projeye imza attıktan sonra 2011 yılında ülkemize Astaldi SpA Türkiye Genel Müdürü olarak geri döndü.
Üçüncü Köprü’nün prestijli bir proje olduğuna değinen Angelini, teknik ve finansal ölçekte yalnızca birkaç şirketin katıldığı projede olmaktan onur duyduklarının altını çizdi. “Bu sadece Türkiye için değil küresel anlamda bir dönüm noktası. Tasarımcısı köprü projelerinde büyük deneyime sahip bir Fransız şirketi. Oldukça iddialı bu projede, yerli ve yabancı birçok sektör profesyonel projenin başarıya ulaşmasında değerli katkılar sunuyor.
Üçüncü köprünün esas amacı; ağır motorlu araçların şehiriçi trafiğine uğramadan geçmesinin sağlanarak İstanbul’un kronik trafik sıkışıklığının çözülmesi. İlk başta köprü bağlantısının şehrin çok uzağına yapılması düşünülmüştü ancak, Boğaz’ın genişliği ve uzunluğundan dolayı şehre daha yakın olan kısayol tercih edildi. Sonuçta, köprü şehrin kenarında konumlanacak ve otoyol, projesi devam eden üçüncü havalimanının yakınından geçerek Edirne’ye doğru devam edecek. Şu an tırlar mevcut iki köprüyü sabah saat 5 ile akşam saat 10 arasındaki yoğun saatlerde kullanamıyor.  Böyle bir proje kaçınılmaz olarak çevresindeki gelişmeleri etkileyerek yatırımcıların ilgisini çekecek. Bunun için; Büyükşehir Belediyesi bölgedeki gelişmelere uygun olarak yeni kent planı çalışmalarını yürütüyor. Birinci yılında yüzde 30’u tamamlanırken, ikinci fazda yüzde 50 tamamlanacak ve 2015 yılında da geri kalan yüzde 20’lik kısmı tamalayacağız.”
2015 yılı sonu veya 2016 yılı başında şu an yarıdan fazlası tamamlanmış olan Gebze-İznik geçişinin birinci fazını hizmete açmayı planladıklarını kaydeden Angelini, önümüzdeki üç yıl içinde geri kalan 300 kilometrelik otoyol yapacaklarını belirtti. “2019 yılında mevcut tüm projelerimiz tamamlanacak. Marmara köprü geçişine bağlantılı olan Gebze-İznik geçişinin ilk bölümünü en geç 2016 yılı başında hizmete açacağız.”

Self-finansman sektör gerekliliği
Son yıllarda tüm dünyada proje finansmanının yükleniciler tarafından karşılanarak devletlerin payının giderek azaldığını kaydeden Angellini, bu derece büyük kaynağa ihtiyaç duyulan projelerde finansmanı ihaleyi alan şirketlerin bulmasının bir gereklilik olduğunun altını çizdi. Avrupa’daki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında inşa sektörünün daha az güven altında olduğunu belirten Angellini, Türkiye’de yüzde 100 sorumluluğun yüklenicilerde olduğunu belirtti. Angellini, Yap-İşlet-Devret (YİD) modelinin Türkiye’ye diğer ülkelerden oldukça geç geldiğini ancak şu an tüm sektörlerde geniş bir şekilde kullanıldığını ifade etti.   Türkiye pazarında 20 yıldan fazla bir süredir bulunduklarına dikkat çeken Angellini, geçen sürede sayısız metro ve havalimanı projelerine imza attıklarını vurguladı. “Türkiye pazarında geniş bilgi sahibiyiz ve endüstride başarılı olmak için gerekli tüm imkan ve kabiliyete sahibiz. Ayrıca bizim buradaki organizasyonumuzun büyük kısmını yerel personel oluşturuyor, yurtdışından çok az çalışanımız var. Örnek vermek gerekirse; tamamladığımız Kadıköy-Kartal metro hattında yurtdışından sadece 4 personel bulunuyordu, geri kalan 5000 çalışanımızın tamamı Türk’tü. Türkiye’de inşa sektörünün büyük bir potansiyeli var. Başarılı eğitim sistemi ve birçok genç mühendis sayesinde bu alanda geniş bir insan kaynağına sahip. Üçüncü köprü projesinde 3500 çalışan arasında yalnızca 4 İtalyan bulunuyor. Deneyimlerime göre, yerel çalışanlar ülke hakkında derin bilgi ve anlayışa sahipler ve bu onların projelere daha etkin şekilde yaklaşmalarını sağlıyor. Yabancı bir şirket olarak, Türkiye ile işbirliğinde olumlu bir sinerji yaratmada başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Bence en güçlü noktalarımızdan biri burada bulunduğumuz süre içinde kendi ekibimizi kurmamız. Çünkü ekimizin neredeyse tamamının Türk olması bizim yerel bir şirket olarak algılanmamızı sağladı.

Bunu Paylaşın