‘Denizcilik eğitiminde standartlar gitgide yükseliyor’

MDN İstanbul

İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nil Güler denizcilik sektöründeki son gelişmeleri değerlendirerek son dönemde sektörün üzerinde büyük bir hassasiyetle durduğu denizcilik eğitimi konusundaki görüşlerini MarineDeal News okurlarıyla paylaştı

Devletin Ulaştırma Şura’sında denizcililk sektörü için belirlenen 2030 hedeflere ulaşmanın kolay olmadığını dile getiren Prof. Dr. Nil Güler, yapılan projelerin gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin büyük bir ivme kazanacağını belirtti.
“2023 yılı 500 milyar dolar ihracat hedefi ve 2030 yılı denizcilik hedefleri doğrultusunda belirli bir program çizilmiş ve denizcilik sektörü de bu program doğrultusunda ilerlemeye çalışıyor. Bu plan dahilinde yeni limanların inşası ve mevcut limanların kapasitesinin artırılması hedeflenmiş. Konteyner elleçleme miktarının yılda 30 milyon teu’ya ulaşması hedeflenirken mevcut durumda ancak yılda 8 milyon teu konteyner elleçlenebiliyor. Tüm dünyada konteyner taşımacılığı yükseliyor, yeni limanlar yapılıyor ve terminaller genişletiliyor. Ancak sadece limanların kapasitesini artırmak ve yeni liman yapmakla iş bitmiyor, bunların bütünleşik bir planlamayla doğru bir sistem dahilinde ele alınıp incelenmesi gerekiyor. Gereken altyapı ve ulaşım sorunlarını çözüp liman hinterlandında endüstrileşmenin artırılması gerekiyor.”

‘İnovasyona yatırım ülkeyi
ileriye götürür’
Liman inşası ve kapasite artırımı konusunda sektörden gelen bürokratik süreçlerin kısaltılmasıyla ilgili taleplerin haklılık payının olduğunu nitelendiren Güler, ancak ancak işleri çabuklaştırırken çevrenin ve altyapının bozulmaması gerektiğini söyledi. Yeni teknolojiler ve know-how konusunda ilerleme sağlanmadıkça ülkenin kalkınmasının kolay olmayacağını dile getiren Güler, eğitimli insan gücüne yapılacak yatırımın önemine vurgu yaptı.
“Ülke olarak sadece denizcilikte değil her konuda inovasyona yatırım yapmakta olduğunu düşünüyorum. Teknoloji adaptasyonu yerine, yeni teknolojiler üretmek gerekiyor. Çünkü teknolojik olarak dışarıya bağımlı olunduğu ve dışarıdan teknoloji alındığı sürece gelişerek büyük hedeflere ulaşmak mümkün değil.
Denizcilik Fakülteleri ne yazık ki inovasyon konusunda pek gelişmiş değiller, hiçbir zaman da olmadılar. Fakülteler hedefini sadece gemiadamı yetiştirmek olarak belirlemiş. Biz İTÜ olarak son 5-6 yılda AR-GE konusuna yatırım yaparak çok büyük bir hamle yaptık. Bizim yetiştirdiğimiz gemiadamlarının ve denizciliğimizin kalitesinden kimsenin bir şüphesi yok. Fakat hep söylediğim bir şey var, biz diplomaya denizci değil, mühendis yazıyoruz. Yani mezun olanlar denizci mühendis olarak diplomalarını alıyorlar. Mühendis tarafının hakkını vermezsek kötü bir şey yapmış oluruz, etik olmaz. Mühendislikleri de en az denizcilikleri kadar iyi vermek zorunda ki, gelecek için sağlam temeller atabillelim. Şimdi biz bu öğrencilerimize sadece AR-GE yönelmeleri, konusunda değil; aynı zamanda denizde kaliteli görev yapmanın yanında ülkenin denizciliğinde bilimin, yenilikçi yöntemlerin, modeller oluşturmanın hakim olup ülke denizciliğinin yukarılara taşınması konularında destek veriyoruz. Yakın ve orta vadede yeni yetişen gençlerle birlikte inovasyon ve know-how konusunda büyük bir sıçrama olacağına inanıyorum. Türk denizciliğini çok üste çıkaracaklarına eminim. Gemiyi en iyi şekilde sürmenin ve yönetmenin yanında, bilimin ışığında AR-GE kapasitelerini kullanarak diğer disiplinlerden de faydalanıp denizciliği bugün olduğundan çok daha iyi seviyelere çıkarmaları konusunda gereken bilgi birikimini edinmeleri için elimizden geleni yapıyoruz.
Batılı ülkeler artık gemiadamı yetiştirmeyi bırakarak teknolojiye yatırım yapıyorlar. Bu da tüm dünyada gemiadamı istihdamında açık meydana getiriyor. Bizim fakülte olarak hedegimiz sadece iç pazara değil yurtdışına yönelik de insan yetiştirmek. Çünkü iç pazar mezun olan eğitimli gençlerin talebini karşılamaya yetmeyecek. Son dönemde çocuklarımız uluslarası filolarda çalışmaya başladı, umarım yakın zamanda bunun gerisi gelecek. ”
Özellikle Denizcilik İngilizcesi konusuna ağırlık verdiklerini vurgulayan Güler, ululslararası sularda çalışacak zabitlerin dil yeterliliğinin önemli olduğunu söyledi. Çeşitli toplantılarda karşılaştığı İTÜ mezunlarının dil yeterlilik seviyelerinin üst düzeyde olmasından gurur duduğuna da belirten Güler, eksikliklerin giderilmesi için gereken eğitimin verildiğini de kaydetti.
Yeni kampüsüne taşınan Piri Reis Üniversitesi konusundaki sorumuzu, yeni üniversiteler hakkında birtakım tereddütleri olduğunu söyleyerek cevaplayan Prof. Dr. Güler, iç pazarın mevcut mezunlara istihdamı konusunda sıkıntıları varken yeni bir denizcilik üniversitesi kurulmasına anlam veremediğini belirtti.
“Piri Reis Üniversitesi’nin denizcilik eğitimindeki konumunu ancak zaman içinde anlayabiliriz. Şu aşamada iyi veya kötü oldu demek doğru değil. 2008 yılında kurulan üniversite olarak mezun verdi mi bilmiyorum. O yüzden şimdilik bunu değerlendirecek durumda değiliz.
Deniz Ticaret Odası’nın himayesinde kurulan bir üniversite olarak Piri Reis’e aktarılan kaynakların hukuki durumunu bilmiyorum. Bu kaynakları verebildiklerine göre bu konuda bir legal sıkıntı yok anlaşılan. Bunun etik olup olmadığı ise başka bir konu. Türkiye’de İTÜ dışında da birçok devlet üniversitesi var. Balıkesir, KATÜ, İzmir, KKTC her yerde kontenjanları olan devlet üniversiteleri var. Bizim geçen sene yaptığımız verilerden hesaplara göre Türk Denizcilik filosu, mezun bütün öğrencilere yeterli olmayacak, artık işsiz bile kalacaklar. Ancak gemi makinaları ve gemi inşa konusunda çok büyük açık var. Piri Reis’in gemi inşa fakültesi’nde değerli hocalar olduğunu da biliyorum. Ancak birçok ekipman ve AR-GE ihtiyacı olan devlet üniversitelerine yardım etmeyip sadece tek bir özel üniversiteye destek vermeyi sektör benden çok daha iyi tartışır diye düşünüyorum.”

Bunu Paylaşın