‘Sıradaki ülke hangisi, Türkiye tablonun neresinde?’

MDN İstanbul

2008 yılında mortgage kriziyle başlayan küresel dalgalanma, gelişmiş ülkelerde krizden çıkış stratejisi olarak uygulanan genişlemeci para politikalarının sonucu küresel borçluluk krizi olarak tekrar gündeme oturdu. Okan Üniversitesi’nin raporuna göre topun ağzında yine gelişmiş ülkeler var

Avrupa’da borç krizi her geçen gün derinliğini artırırken, Yunanistan ve İtalya’nın düştüğü durumun ardından herkesin kafasında aynı soru var: Sıradaki ülke hangisi? İhracat pazarımız olması açısından Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bu soruya, Okan Üniversitesi Finansal Riskleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (OKFRAM) hazırladığı son rapor önemli bir ışık tutuyor. OKFRAM’ın raporuna göre, yüksek bütçe açığı ve yüksek borçluluğa sahip olan ülkeler arasında Portekiz, İrlanda, İspanya, Yunanistan, İtalya, İngiltere, Fransa, Japonya, AB-27, ABD ve Hindistan bulunurken, bu görünüm, borç krizinde sıradaki ülkenin İngiltere, Japonya, ABD ve Fransa’dan biri olacağı konusunda bilgi veriyor. Rapora göre, 2008 yılında ABD mortgage kriziyle başlayan küresel dalgalanma, özellikle batık kurtarma operasyonları, verimsizlik sorunları ve gelişmiş ülkelerde krizden çıkış stratejisi olarak uygulanan genişlemeci para politikalarının bir sonucu olarak 2011 yılında bu kez boyut değiştirerek küresel borçluluk krizi olarak tekrar gündeme oturdu.

Kademeli devalüasyon
Raporda, Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya (PIGS) ülkelerinin kredi notlarının düşürülmesiyle başlayan bu sürecin son olarak İtalya’yı da ”pençesine” almış gözüktüğü, hatta Fransa’nın kredi notunun düşürülme söylentilerinin, küresel riskin artık AB Bölgesi’nin en gelişmiş ekonomilerini bile önemli ölçüde etkilediğini ortaya koyduğu vurguladı. Çözüm seçenekleri arasındaki; Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alımı yapmaya devam ederek, böylece kademeli devalüasyon sağlamasının, Avrupa’daki siyasi irade eksikliği ve enflasyonun en önemli sorun olması sebebiyle şimdilik uzak bir ihtimal olarak göründüğüne dikkat çekilen raporda, şunlar ifade edildi: ”Sorunlu ülkelerin euro’dan çıkarak, devalüasyona gitmesi seçeneği ciddi bir enflasyon sorununa sebep olabilir. Son seçenek ise sorunlu ülkelerde mali sıkılaştırma paketlerinin güçlü iradeyle uygulanması. Bu durumda, küresel ekonomik yavaşlamanın daha da keskinleşmesi olası. Avrupa borçluluk sorunu, ekonomik ve sosyal aşamalardan geçerek siyasi sorun haline geldi. Son olarak İtalya Başbakanı’nın da değişmesiyle PIIGS (Portekiz, İrlanda, İtalya, Yunanistan ve İspanya) tamamında hükümetler değişmiş oldu.”

İngiltere, Japonya, ABD
veya Fransa mı?

G20 ve PIIGS ülkelerinden seçilen toplam 23 ülke için hazırlanan risk haritalarında esas alınan kriterler; bütçe açığı/GSMH, cari açık/GSMH ve kamu borcu/GSMH oranları olurken, en son 2010 yılı için açıklanmış olan değerler üzerinden hesaplama yapıldı. Ülkelerin dört risk grubuna ayrıldığı raporda, yüksek bütçe açığı, yüksek borçluluğa sahip olan ülkelerin yer aldığı 4. bölgenin en riskli alan olduğu, bu grupta Portekiz, İrlanda, İspanya, Yunanistan, İtalya, İngiltere, Fransa, Japonya, AB-27, ABD ve Hindistan bulunduğu belirtildi. Raporda, ”Bu görünüm, borç krizinde sıradaki ülkenin İngiltere, Japonya, ABD ve Fransa ülkelerinden biri olacağı konusunda bilgi veriyor” görüşü dile getirildi. Türkiye’nin ise, gelişmekte olan ülkelerle birlikte güvenli bölge olarak nitelendirebilecek bölgede yer aldığı belirtilen raporda, ”Türkiye’nin güvenli konumu; son yıllarda, genel bütçede vergi gelirleri içinde yüzde 78 paya sahip olan ve genelde ithal ürünlerden alınan dolaylı vergi gelirlerinin, güçlü iç tüketim ve ucuz dövizin desteklediği ithalata bağlı olarak artması, bütçe açığını azaltıcı katkı yapmasından ve yüzde 40’lardaki düşük borçluluk oranından gelmektedir” yorumuna yer verildi. Raporda, G-20 içinde yer alan ülkelerden AB üyesi olanlar ve aday ülke Türkiye verilerinin, AB’ye üyelikte Maastricht kriterleri olan -yüzde 3 bütçe açığı/hasıla ve yüzde 60 kamu borcu/hasıla oranlarına göre dağılımına bakıldığında, Almanya dışındaki söz konusu ülkelerin hiç birinin bu kriterlere uymadığının görüldüğü bildirildi. Raporda, ”Ancak, bütçe açığı/hasıla oranı bakımından Türkiye ve Almanya’nın yüzde 40 ile kriteri sağladığı, İspanya’nın ise yüzde 60 ile tam sınırda olduğu görülmektedir. Türkiye’de 2012 yılında küresel yavaşlamaya bağlı olarak büyümenin hız kesecek olması, cari açık üzerinde iyileşme sağlasa da, bütçe açığı/hasıla oranının artmasına neden olabilecektir. Türkiye, düşük borçluluk oranını koruması halinde, cari açık ve bütçe açığı oranlarının dengelenmesi sürecinde ülke
risk haritasında güvenli bölgede kalmaya devam edecektir” denildi.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın